MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların, müşterek çocuğunun sünnet organizasyonu için davalı ... A.Ş. ile sözleşme imzaladıklarını, diğer davalı ... Ltd. Şti ile de, sünnet düğününün fotoğraf ve video çekimleri konusunda anlaşma yaptıklarını, yapılan anlaşma gereğince davalı ... Ltd. Şti tarafından video çekimi yapıldığını, ancak video kaydı izlendiğinde, çekimin büyük bir bölümünde ses kaydının olmayıp sadece görüntünün olduğunun farkedildiğini belirterek ayıplı ifanın tespiti ile 1.000 TL maddi ve 40.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı - K.Davacı ... Ltd. Şti karşı dava dilekçesinde; davacı taraf ile imzalanan sözleşmeye istinaden tüm edimlerin yerine getirildiğini, bir misafirin kameraya çarpması neticesinde ses sisteminde meydana gelen arıza nedeniyle çekimin 1 saat 20 dakikalık bölümünde ses kaydının bulunmadığını, kendilerinin sebep olmadıkları durum nedeniyle sözleşme ücretinin bakiye 1.750 TL'lik kısmının ödenmediğini belirterek asıl davanın reddi ile 1.750 TL nin ve hasarlanan kamera ücreti olarak şimdilik 100 TL nin ve itibarlarını zedeleyici suçlamalar sebebiyle 500 TL manevi tazminatın davacı-k.davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı ... A.Ş. vekili; dava konusu olayla hiçbir ilgilerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, asıl dava yönünden; davacıların maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı küçük için 5.000 TL, davacı anne ve davacı baba için ayrı ayrı 3.000'er TL olmak üzere toplam 11.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.Ancak, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Bu durumda, olayın oluş biçimi, davalının kusur durumu, olaydan etkilenme derecesi, olayın özellikleri, ekonomik olgular ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, mahkemece takdir edilen davacı küçük için 5.000 TL, davacı anne ve davacı baba için ayrı ayrı 3.000'er TL olmak üzere toplam 11.000 TL manevi tazminat miktarı, bozulan dengenin biraz olsun giderilmesi için kabul edilmiş olan bir tatmin veya telafi şekli olan giderimin niteliği dikkate alındığında fahiş olduğundan davacılar lehine daha alt seviyede manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.