MAHKEMESİ : ALACA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2013NUMARASI : 2011/167-2013/205Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi Emin ..i'nin davalıya ait Yıldızhan mah. .. ada. parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 dükkanı haricen satın aldığını, bu dükkanlardan bir tanesinin 1989 yılında 4.600.00,00 TL'ye ikincisini ise 1993 yılında 8.000.000,00 TL'ye davalı tarafından haricen müvekkillerinin murisi Emin ..i'ye satıldığını, parasını da aldığını, murisin hayatta iken tapuyu almak için uzun uğraşlar verdiğini, davalının her seferinde bahaneler uydurarak kat mülkiyeti tesis edip sattığı dükkanların tapusunu vermediğini, davalının ne taşınmazların tapusunu ne de bedelini ödemeye yanaşmadığını, şimdi ise Milli Eğitim Müdürlüğünce taşınmazın kamulaştırılarak okul bahçesine katılacağının öğrenildiğini, taşınmazların bu günkü değerinin 40.000,00 TL olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 8.000 TL'nin (ıslahla 29.419 TL'nin) dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Emin .. ile müvekkili arasında iddia edildiği gibi bir anlaşma olmadığını, müvekkili Arabistan'da çalışırken Emin ..i'nin müvekkilinin eşinin birşey dememesi nedeniyle ikinci dükkana da yerleştiğini, Emin..'nin daha sonra müvekkiline 3.000 Lira verelim iki dükkanın tapusunu bize ver dediğini, müvekkili ile arasında sadece böyle bir anlaşma olduğunu ve bir belgeye imza attırdıklarını, müvekkilinin okur yazar olmadığını, neye imza attığını bilmediğini, Emin.'nin hiçbir zaman bahsi geçen parayı ödemediğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı tanığı Kenan..i'nin her iki ardiye alınırken orada olduğunu, ilkinin 4.600 TL'ye, ikincisinin 3.000-4.000 TL civarında bir miktara satın alındığını belirtmesi ve bu tanığın görgü şahidi olması dikkate alınarak mahkemece ilk dükkanın 4.600 TL'ye, ikinci dükkanın 4.000 TL'ye alındığı kabul edilmiş, 22/02/2013 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda ikinci dükkan yönünden kısmi hesaplama mahkemece yapılarak davanın kısmen kabulü ile 25.374,5 TL'nin 8.000 TL'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 13.374,5 TL'sinin ise faiz işletilmeksizin davalıdan alınarak davacılara miras hisseleri oranında verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Somut olayda; taraflar arasında haricen düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle, davacı tarafından davalıya ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdatı talep edilmiştir. Taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler. Hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle sebepsiz zenginleşmenin kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında yarar vardır.Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.Bugüne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır.Şu durumda hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.Mahkemece beyanlarına itibar eden tanık Kenan İbci 03.04.2012 tarihli celsede "Davalı Osman ilk dükkanın alındığı tarihlerde Arabistan'a çalışmaya gitmişti. Hatta eşi Hacer o tarihlerde rahatsızdı. Davalı Osman'ın akrabaları olan Şahmender .. ile Zeki .babam Binali ..'ye, Osman'a ait olan davaya konu dükkanlardan bir tanesini 1987-1988 yılında 4.600 TL'ye sattılar. Şahmender ile Zeki bu dükkanı Osman'ın hanımı Hacer'in rızası ile babama sattılar. 1 veya 2 sene sonra ilk dükkandan daha küçük olan dükkanı Şahmender ile Zeki ..'in rızası ile abim Emin ..'ye sattılar. Ikinci dükkan 3000-4000 lira civarında bir paraya satın alındı......" şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı tarafça sunulan 19.12.1989 tarihli senettir başlıklı davalının imzası bulunan belgede, davalının 3 adet dükkanından sol tarafta bulunan dükkanı Emin ..ye 4.600.000 TL'ye sattığı, 2.500.000 TL aldığı belirtilmiştir. Yine aynı belge altında düzenlenen 06.05.1993 tarihli yazıda, davalının 2.dükkanı da Emin ..ye 8.000.000 TL'ye sattığı belirtilmiştir. Ancak bu yazılı metnin altında davalının imzası bulunmamaktadır. Dosya bilirkişi incelemesi yaptırılmış davacının dükkanların karşılığı ödediğini belirttiği miktarların dava tarihi itibarıyla ulaşacağı değerin hesaplanılması istenilmiş, bilirkişi raporunda davacının yaptığı 4.600 TL ve 8.000 TL ödemelerinin toplam 29.419,00 TL'ye ulaştığı tespit edilmiştir. Davalının imzasının bulunduğu yazılı belgede, davacı tarafından davalıya ödenen bedelin 2.500.000TL olduğu belrtilmiştir. Mahkemece 19.12.1989 tarihinde ödenen 2.500.000TL satış bedelinin enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün bilirkişiden rapor alınarak belirlenmesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, tanık Kenan'ın beyanlarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.