MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, davalılar ... ve ... yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilleri ... ve ...'un kızları ...'un, davalı ...'ın hakaret ve cinsel tacizine uğradığını, davalının bu eyleminden dolayı... Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/218 E. ve 2012/311 K. sayılı ilamı ile cezalandırıldığını, davalı ...'in kullandığı telefon hattından, müvekkili İlknur'a yönelik cinsel taciz ve hakaret içerikli yüzlerce mesaj attığını, müvekkilinin psikolojisinin bozulmasına sebebiyet verdiğini, davalının, müvekkiline attığı mesajların içeriklerinin... Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/218 E. sayılı dosyasında tutanak altına alındığını, sözkonusu mesajların ve davalının eyleminin müvekkilinin namusuna ve haysiyetine saldırı niteliği taşımakta olduğunu, davalının ceza davasında alınan ifadesinde , müvekkiline yaptığı arkadaşlık teklifine yanıt alamayınca sözkonu mesajları kendisinin attığını ikrar ettiğini, davalı ...'in haksız eylemi neticesinde müvekkillerinde meydana gelen manevi zararı tazminle yükümlü olduğunu, olay tarihinde davalı ...'in ergin olmadığından Medeni Kanunun 369. maddesi uyarınca, ergin olmayan küçüğün bu haksız eyleminden ev başkanının da sorumluluğunun bulunduğunu, bu halde, davalı ...’in velayetini üstlenen davalılar Ayşe ve ...'ın , ergin olmayan çocuklarının haksız eylemlerinden ve başkalarına verdiği zarardan kendi adlarına asaleten, küçük adına velayeten sorumlu olduklarını ileri sürerek, davanın kabulü ile, müvekkili .... için 10.000,00 TL , müvekkili ... için 5.000,00'er TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 09.12.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan, (davalı ... ve ... açısından kendi adlarına asaleten, ...'a velayeten) müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar dilekçelerinde; davanın reddini talep etmişlerdir.Mahkemece; davalı ...'ın haksız fiili gerçekleştirdiğinin ispatlandığı, olayın oluş şekli gözönüne alınarak anne ve babasının sorumluluklarının bulunmadığı, gerekçesiyle, davanın ... yönünden kısmen kabulüne ve davacı ... yönünden 2.000 TL, davacılar .... yönünden 1.000'er TL manevi tazminatın olay tarihi 09.12.2009 dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsiline, diğer davalılar yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştirDava, davalı ...'ın haksız fiilinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, dosya kapsamından davanın haksız fiil faili olan davalı ... ile 4721 sayılı Medeni Kanunu'nun 369. maddesine dayanılarak ev başkanı sıfatıyla davalı ...'in anne ve babası olan diğer davalılara karşı açılmış olduğu anlaşılmaktadır.Ayırt etme gücüne sahip küçükler, haksız fiillerinden doğan zarardan sorumludurlar. Fiil ehliyetine sahip bulunmayan küçükler tarafından haksız fiilin işlenmesi durumunda sorumluluk iki çeşittir. Küçük Borçlar Kanunu uyarınca haksız fiilin faili olarak, anne ve babası ise Türk Medeni Kanununun 369. maddesi uyarınca ev başkanı olarak zarar görene karşı sorumludur. Her iki sorumluluk da birbirinden farklı hukuki nedenlere dayalı olup, zarar gören küçüğe ve ev başkanına karşı birlikte veya ayrı ayrı davalar açabilir. Aynı zarardan her ikisi de kendi malvarlıkları ile ayrı ayrı sorumlu olurlar.Davanın hukuki sebebinin belirlenmesi, hakimin görevlerindendir.Davacıların zarara uğramasına yol açan haksız fiilin gerçekleştiği tarihte, haksız fiili geçekleştiren davalı ...'in ergin olmadığı anlaşılmaktadır. Kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir ise de; haksız fiil nedeniyle verilen zarar olay gününde meydana geldiğinden, hukuki sorunun da olay günündeki koşullara göre çözümlenmesi zorunludur. Haksız fiili gerçekleştiren kişi, davanın açıldığı tarihte ergin olsa bile, bu durum TMK. nun 369. maddesinde düzenlenmiş bulunan ev başkanının sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.Öte yandan, TMK. nun 369. maddesi, Kanunun İkinci Kitabının İkinci Kısmında yer aldığından, bu maddeye dayalı Aile Hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü de 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca, Aile Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.Hal böyle olunca; mahkemece, eldeki davada TMK'nun 369. maddesinin uygulanacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Aile Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, ayrı bir Aile Mahkemesinin bulunması halinde görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, genel mahkeme sıfatıyla davaya bakılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.