Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7566 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 6118 - Esas Yıl 2003





Dava dilekçesinde 2. haciz ihbarnamesini kabul etmediklerini ve borçlu olmadıklarının tesbitine karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. l - MADDİ OLAY: İİK. 89. maddesine göre gönderilen ikinci haciz ihbarnamesi üzerine ilk önce icra Tetkik Mercii'nde süresinde açılan menfi tespit davasının görevsizlik kararıyla kendisine intikal ettirilen Sulh Hukuk Mahkemesince "icra Tetkik Mercii'nin mahkeme olmadığından ötürü açılan dava için öngörülen hak düşürücü sürenin kesilemeyeceği" gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. II- YASAL DAYANAK: Birinci haciz ihbarnamesine yedi gün içinde itiraz etmemiş ve bu nedenle borç zimmetinde sayılmış olan kişi, borçlunun kendisinde böyle bir alacağı yok ise, zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için (ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren) yedi gün içinde mahkemede menfi tespit davası açabilir (İİK. mad. 89/111) Menfi tespit davası için görevli mahkeme, davacının zimmetinde sayılan borç miktarına göre, genel mahkemelerdir. Davacı, menfi tespit davasını; ikinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde açmak zorundadır (İİK. mad. 89/111) Bu süre hak düşürücü nitelikte olduğundan, mahkemenin davanın süresi içinde açılıp açılmadığını kendiliğinden dikkate alması gerekir. III- GÖREVSİZLİK KARARI ÜZERİNE YAPILACAK İŞLEMLER Görevsizlik tararı veren mahkeme, görevsizlik kararında dava dosyasını görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetinir. Davacı, kararın kesinleşmesinden itibaren 10 gün içinde görevli (veya görevsiz) mahkemeye başvurarak davalıya tebligat yaptırması gerekir (HUMK. mad. 193/111) Görevli mahkemede görülmeye başlanan dava, yeni bir dava olmayıp, görevsiz mahkemede açılmış olan davanın devamıdır. Hak düşürücü süreye tabi davalarda, (görevsiz mahkeme de olsa) dava açılması ile hak düşürücü süre (korunmuş) kesilmiş olur (HUMK. mad. 193) Örneğin, hakim kararı, Yargıtayca bozulsa bile, hakimlikte dava açılması ile meydana gelmiş olan zaman aşımı kesilmesinin hükmü devam eder (23.10.1972;2/12 sayılı İçt.Bir.Kar.gerekçesi) IV- İCRA TETKİK MERCİLERİ ÖZEL BİR MAHKEMEDİR. icra Tetkik Mercii her ne kadar (sulh veya asliye hukuk mahkemesi anlamında) bir hukuk mahkemesi değilse de, icra-iflas isleri için kurulmuş özel bir yargı organıdır (İİK. mad. 4) O halde icra Tetkik Merciilerinin (özel) mahkeme olarak kabul edilmelerinde tereddüt edilmemelidir (Anayasa Mahkeme si, 26.10.1965 gün ve 25/57 sayılı kararı; ayrıca bkz. Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, C. VI, İst. 2001 sh. 5736) Bu nedenle yerel mahkemenin, icra tetkik merciinin (asıl) mahkeme olmadığından ötürü hak düşürücü süreyi kesmeyeceğine ilişkin değerlendirmesi ve buna bağlı olarak davayı reddetmesi doğru görülmemiştir. V- İCRA TETKİK MERCİİ KARARLARININ MAHİYETİ Tetkik Mercii, istisnalar saklı kalmak koşulu ile "takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklara bakar ve bununla görevlidir. Bu tür istemler hakkında görevsizlik kararı veremez, istem ya red veya kabul edilir. Buna karşın, dava (örneğin boşanma veya eldeki davada olduğu üzere menfi tespit) niteliği taşıyan ve değerine göre Sulh ve Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren, tamamen maddi hukuka ilişkin bir uyuşmazlık hakkında karar vermesi için kendisine başvurulması halinde, görevsizlik kararı vermek durumunda kalacaktır. VI- İCRA TETKİK MERCİİNDE UYGULANAN YARGILAMA USULÜ Öte yandan icra Tetkik Merciinde uygulanan yargılama usulü, basit yargılama usulüdür (İİK. mad. 18, 97, 251) Özel hükümler dışında basit yargılama usulüne tabi dava ve işler hakkında ise yazılı yargılama usulü kuralları uygulanır (HUMK. mad. 178 vd; mad. 511/1) VII- SONUÇ: Mahkemece yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak işin içine girilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde davanın reddedilmesi doğru görülmemiş ve bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.