Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 75 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15671 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : ANKARA 7. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 05/02/2013NUMARASI : 2012/582-2013/127 Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davada, kişisel eşyalar ile düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığı, verilmediği ileri sürülerek aynen iadesi, olmaz ise bedelinin tahsili istenilmiştir. Davalı, davacının evden ayrılırken altınları yanında götürdüğünü bildirerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Dava, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesi, iadesi mümkün değilse bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Kural olarak davacı kadın, dava konusu ettiği ziynet eşyaların varlığını ve evden ayrılırken bunların zorla elinden alındığını, ziynetlerin müşterek hanede ya da davalıda kaldığını ispat etmek zorundadır. Zira; olağan olan ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Yine, davalıda kaldığının ispat edilmesi durumunda da, davalı altınların iade edilmemek üzere verildiğini ispat etmelidir. Somut olayda, duruşmada dinlenen davacı tanıkları, ziynet eşyalarının araba alımı nedeniyle davalı tarafından bozdurulduğunu, davalı tanıkları ise davacının evden ayrılırken ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü beyan etmişlerdir. Ziynetlere ilişkin olarak dinlenen davacı tanıkları iddiayı, davalı tanıkları ise savunmayı doğrular, şekilde beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece; ziynetlerin davacı tarafından davalıya harcanmak üzere verildiği kabul edilerek ziynet alacağına ilişkin talebin reddine dair hüküm kurulmuştur. Ancak, altınların davacı tarafından davalıya geri alınmamak üzere verildiği hususu davalı tarafından ispatlanmış değildir. Mahkeme gerekçesi anılan yön itibariyle isabetli değildir. O halde mahkemece, hükme esas alınan tanık beyanlarını ve üstün tutma nedenlerini karar yerinde tartışarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.