Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 748 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 22699 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı -karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı dilekçesinde; boşanma davasında kendisi ile müşterek çocuklar lehine hüküm altına alınmış olan nafakaların günün ekonomik şartlarına göre yetersiz kaldığını ileri sürerek; yoksulluk ve iştirak nafakalarının 400’er TL'ye artırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili; davanın reddini talep etmiş, karşılık davasında ise; davacı – karşı davalının sigortalı olarak çalıştığı duyumunu aldıklarını, ayrıca taraflar evli iken davacı – karşı davalının sadakatsiz davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek; yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir.Mahkemece; sigortalı olarak çalışmakta iken davadan kısa bir süre önce kendi isteği ile işinden ayrılan davacının, imkânı varken çalışmak istemediği, ayrıca iş aramadığı, yoksulluk durumunun devam etmesinin kendi tutumundan kaynaklandığı, çalışmak yerine nafaka ile geçinmeyi istediği gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakalarının 100’er TL'den 175’er TL'ye artırılmasına, yoksulluk nafakasının artırılması isteminin reddine, karşılık davanın ise kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı – karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK’nun 176/....maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Davalı ... (birleşen davanın davacısı); yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davacı ...’nin yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.... ... Genel Kurulunun 07.....1998 tarih ve1998/ ...–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; ... Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir (HGK.07.....1998 gün, 1998/...–656 E, 1998/688 K. 26.....2001 gün 2001/...–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/...–397–339 sayılı kararları).Davacı ..., boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 80 TL yoksulluk nafakası bağlanan davacının geçinmesi günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunludur. Öte yandan, boşanmadan sonra asgari ücret karşılığı işe giren davacının, çalıştığı işyerinde vasıfsız işçi olması nedeniyle çeşitli zorluklar ile karşılaştığı, bu nedenle bir yıl kadar çalıştıktan sonra işinden ayrılmak zorunda kaldığı, sonrasında ise yanlarında kalmakta olduğu ailesinin (dul olması sebebiyle) çalışmasını engellediği, tanık beyanları ile sabittir. Bu durumda, aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmayan davacının, çalışma olgusunun da süreklilik arzetmediği gözönüne alındığında, yoksulluk halinin devam ettiği ortadadır.Hal böyle olunca; mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; davacının yoksulluğunun zail olmadığı gözetilerek, yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olarak bir miktar artırılması, davalının nafakanın kaldırılmasına yönelik davasının ise reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ....01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.