Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7462 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21242 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : TEKİRDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/10/2013NUMARASI : 2011/87-2013/553Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı K.. A.. vd. vekili ile davalı D.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davalılardan Kemal adına kayıtlı, oğlu Selahattin tarafından kullanılan taşınmaz üzerinde bulunan eski yapının yıktırılması sırasında, çevrede hiçbir güvenlik önlemi alınmadan kepçe ile duvarların dış duvarlarının dışarıya doğru yıkılması nedeniyle davacıların küçük kızları 01.01.2005 d.lu Damla'nin duvarın altında kalarak öldüğünü, davalılar hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sebebiyle ölüme neden olmak suçundan dolayı açılan ceza davasında yaptırılan bilirkişi incelemesine göre davalılar Kemal ve Selahattin'in asli, diğer davalılar kepçe sahibi Davut ile operatör İbrahim'in tali kusurlu olduklarının belirtildiğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle davacılar için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın ve davacılar için ayrı ayrı 25.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın tüm davalılardan kaza tarihinden itibaren yasal faizleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah ile davacı Melek . yönünden maddi tazminat taleplerini 10.449,04 TL., M.. A.. yönünden 5.626,96 TL. olarak ıslah ettiklerini belirterek, ıslah ettikleri bu miktarların davalılar D.. Ö.., K.. A.. ve S.. A..'dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Katip.YKÇ.(2731)Karşılaştırıldı: AZ - MŞKarşılaştırıldı: HB - HH ./..-2-ESAS NO : 2013/21242 KARAR NO : 2014/7462Davalı K.. A.. vd. vekili dilekçesinde; müvekkili Selahattin'in söz konusu yıkılan yerin ne mülk sahibi ne de iş sahibi olmadığını, olayda hiçbir pasif ve aktif eyleminin bulunmadığını, sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Kemal'in işi tüm sorumluluklarıyla birlikte kepçe operatörü D.. Ö..'a devrettiğini, Davut'un yıkım işini İ.. K..'e yaptırdığını, yıkım işinin diğer sanıklar tarafından usulüne uygun yapılmadığını ve gerekli tedbirleri almadan yıkım işinin başlatıldığını, müvekkili K.. A..'ın da üzerine düşen bir sorumluluğunun bulunmadığını, meydana gelen kazadan hukuken sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, müteveffa Damla'nın kaza tarihi itibari ile 3.5 yaşında olmasından dolayı anne -babası ve o gün çocuğun bakımı ile ilgilenen kişilerinde sorumlu olup olmadıklarının değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Davalı D.. Ö.. vd. vekili; davalılardan K.. A..'ın olayın olduğu yerde bulunan evi yıktırmak istediğini, bu işlerle ilgili oğlu S.. A..'ın ilgilendiğini, bu yıkım sırasında mülk sahibi K.. A..'ın iş makinesinin çalışmadığı bir sırada enkazın içine girdiğini ve yola paralel olan duvarı eli ile esnetip duvarı yıktığını, bu duvarın yıkılarak dış duvara çarptığını ve dış duvarın da yıkıldığını, Damla'nın yıkılan bu duvar altında kalarak vefat ettiğini, müvekkillerinin Asliye Ceza dosyasında tali kusurlu olduğunu göstermişler ise de bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin cezai ve hukuki sorumluluklarının söz konusu olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davalı İ.. K.. hakkında açılan davanın reddine, davacıların maddi tazminat taleplerinin kabulü ile davacı M.. A.. için 5.626,96 TL,davacı Melek Akyüz için 10.449,04 TL maddi tazminat ile davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacılar için ayrı ayrı 10.000,00 TL nin davalılar D.. Ö.., K.. A.. ve S.. A..'dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar K.. A.. vd. vekili ile davalı D.. Ö.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda davalılar hakkında açılan ceza davasınının yargılamasında; İTÜ Öğretim Üyeleri iki Makina yüksek mühendisi ile emekli iş güvenliği uzmanı-inşaat mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulu 15/11/2010 tarihli raporlarında; K.. A.. ve S.. A..'ın asli, D.. Ö.. ve İ.. K..'in tali oranda kusurlu olduklarını bildirmiş,işgüvenliği uzmanlarından oluşan üç kişilik bilirkişi kurulunun 05.09.2011 tarihli raporlarında; babaanne Ayşe Akyüz, K.. A.. ve S.. A..'ın asli oranda kusurlu olduğunu, diğer sanıkların kusuru bulunmadığını belirtmiş, bu kez 10.04.2012 tarihli iki İş güvenliği uzmanı ve bir makina mühendisisinden oluşan üç kişilik bilirkişi raporunda babaanne Ayşe Akyüz'ün asli, sanık Selahattin ve Kemal'in asli, diğer sanıkların kusuru bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.Katip.YKÇ.(2731)Karşılaştırıldı: AZ - MŞKarşılaştırıldı: HB - HH ./..-3-ESAS NO : 2013/21242 KARAR NO : 2014/7462Tekirdağ Asliye Ceza Mahkemesinin 31.001.2013 tarih ve 2009/681 Esas 2013/32 Karar sayılı kararı ile sanıklar Selahattin ve Kemal'in cezalandırılmalarına karar verildiği, aralarında dosyamız davalısı D.. Ö..'ın da yer aldığı diğer sanıkların yıkımı yapılan alanda çevre emniyetini sağlama ve yıkımı seyredenlerin yıkım alanına girmelerini önleme gibi bir sorumluluklarının bulunmadığı, meydana gelen olayda bir kusurları bulunmadığı gerekçesi ile beraatlerine karar verildiği , verilen kararın temyiz aşamasında olduğu ve henüz kesinleşmediği görülmüştür.Temyize konu davada ise iki iş güvenliği uzmanı ve hukukçu bilirkişiden alınan 29.09.2013 tarihli kusur raporunda; davalı D.. Ö..'ın %50 oranında birinci derece de kusurlu olduğu, K.. A.. ve S.. A..'ın %25 oranında ikinci derecede kusurlu olduklarının belirtildiği görülmüştür.Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK'nın 74.maddesinde (BK. 53); hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiştir. Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir. Buna karşılık, delil yetersizliğinden verilmiş beraat kararı, hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil etmez. Somut olayda, davalı D.. Ö.. hakkında yapılan ceza yargılamasında meydana gelen olayda kusuru bulunmadığından bahisle beraat kararı verilmiş olup, kararın henüz kesinleşmediği dikkate alınarak sonucunun eldeki hukuk davası için bekletici sorun yapılması gerektiği açıktır.Hal böyle olunca, mahkemece, ceza mahkemesinde saptanan maddi olguların hukuk hâkimini bağlayacağı düşünülerek, ceza davasının sonuçlanmasının bekletici sorun yapılması; o davada belirlenen maddi olgularla dava konusu uyuşmazlıkta yer alan unsurlar karşılaştırılmak suretiyle tarafların kusur oranlarının belirlenmesi açısından uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 14.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.