MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 10.05.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı ve vekili Av. ... geldi. Karşı taraf ... vekili Av. ... ve davalı ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavada; davacı, dava dışı kişiden satın aldığı meskenin, davalılardan ...'nın ... ili ... 4. bölge 5529 ada, 15 parselde kayıtlı 110/698 paylı 3 numaralı bağımsız bölümün aile konutu olarak tapuya şerh edilerek, davalılardan ... adına olan tapu kaydının iptali istemli dava sonucunda davanın kabulüne ilişkin hüküm verildiği, davacının dava konusu taşınmazı satın almak için ödediği 137.500,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istenilmiştir.Birleşen dava dilekçesinde ise davacı ..., "..." ve "... ve Tescil" davası nedeniyle uğradığı zarara karşılık olarak 10.000,00 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar, davanın ve birleşen davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemenin 12/03/2013 tarih ve 2010/225 Esas -2013/195 Karar sayılı ilamı ile, asıl davanın kısmen kabulü ile 137.500,00 TL'nin davalılardan...dan tahsili, diğer davalı yönünden açılan davanın reddine; birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.01.2014 tarih ve 2013/15521 Esas- 2014/960 Karar sayılı ilamı ile "...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm ve davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı bu taşınmazı 09.03.2004 tarihinde dava dışı Serkan Akbaba isimli kişiden satın almıştır. Ancak, ... 8. Aile Mahkemesinin 2007/328-2007/1266 sayılı kararı ile davalı ...'nun aile konutu olduğunu bildiği gerekçesi ile TMK.'nun 194 ve 1023. madde hükümlerine dayanarak dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydı iptal edilerek aile konutu şerhi ile birlikte davalı Kâzım adına tesciline karar verilmiş ve hüküm kesinleşmiştir.Dava, davacı tarafından satın alınan taşınmazın davalılarca aile konutu olduğunun tespiti ile taşınmazın davalı ... adına tescili istemli davanın kabulü sonucu tapu kaydının iptaline karar verilmesi nedeniyle taşınmaz için ödenen bedelin iadesi isteminden ibarettir. Taşınmaz, davacı adına tapuda kayıtlı olup, ödenen bedelin iadesi, ancak tapu iptal tescil istemli davanın kesinleşmesi ile mümkündür. Mahkemece, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak ta, davalı davacıdan bu evin karşılığında almış olduğu paraları ödediğini bildirmektedir. Davada, davalı ödemelerin kendisi tarafından yatırıldığını, bu nedenle davacıya borçlu olmadığını savunmuşsa da bu savunmasını yasal delillerle ispat edememiştir. Ne var ki davalı, cevap dilekçesinde açıkça “yemin” deliline de dayanmış olduğundan, bu savunması konusunda davacıya yemin yöneltmeye hakkı bulunduğu hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece, davacının davalılardan ... adına kayıtlı gayrimenkulü 100.000 TL ödeyerek satın aldığı, daha sonra da gayrimenkulle ilgili takyidatlar için 37.500 TL ödeme yaptığı, gayrimenkul üzerindeki takyidatlar kaldırıldıktan sonra davalı ... tarafından davacıya devredilen ..., 15 parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile ... adına tesciline karar verilmesi ve taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulması talebi ile davalı ... tarafından 8. Aile Mahkemesinde 2007/328 Esas sayılı dava açıldığı, dava sonucunda, taşınmazın ... adına tesciline ve ... adına kayıtlı olan tapu kaydının iptaline ve Aile Konutu olarak tapuya şerh edilmesine karar verildiği ve verilen kararın kesinleşmiş olduğu, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davalı ...'ya davacı asile yemin teklifi yapıp yapmayacağı hususunun sorulduğu, davalının, davacıya ödeme yaptığını, bu hususta davacıya yemin teklifinde bulunduğunu beyan etmesi üzerine, davacıya yemini eda etmekten kaçındığı takdirde yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı ihtarını içerir tebligat çıkartıldığı, davacıya tebliğ edilmiş olmasına rağmen, davacının duruşmaya katılmayıp yemini eda etmediği, davaya konu Çankaya ilçesi, Kazım Özalp Mah. 5529 ada, 15 parselde bulunan 3 nolu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile ... adına tescil edilmesi üzerine ödemiş olduğu 137.500,00 TL'yi iade aldığını kabul etmiş sayıldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yemin davetiyesi açıklamalı(meşruhatlı) bir davetiyedir ve davetiye de yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır. Yemin davetiyesine, yemine konu vakıaların mutlaka açıkca yazılması gerekir, aksi halde yemin davetiyesine rağmen gelmeyen taraf aleyhine hüküm kurulamaz.Somut olayda davacıya çıkarılan yemin davetiyesinde yemine konu vakıaların açıkça yazılmadığı anlaşılmıştır. O halde davacıya gönderilen yemin davetiyesinde yemine konu vakıalar açıkça yazılı olmadığından, usulüne uygun çıkarılan yemin davetiyesinden söz edilemeyeceğinden yemin davetiyesine rağmen gelmeyen davacının duruşmaya katılmayıp yemini eda etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece, Yargıtay bozma kararına uyulmakla, artık bozma gereğinin yerine getirilmesi gerekir.04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere; bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Dairemizin 27.01.2014 tarih ve 2013/15521 Esas- 2014/960 Karar sayılı ilamı ile mahkeme kararı öncelikle "... Taşınmaz, davacı adına tapuda kayıtlı olup, ödenen bedelin iadesi, ancak tapu iptal tescil istemli davanın kesinleşmesi ile mümkündür. Mahkemece, bu yönde bir inceleme yapılmaksızın davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece, söz konusu tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği belirtilmiş ise de, iş bu dava 17.05.2010 tarihinde açılmış, tapu iptal ve tescil davası ise 15.07.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Dava tarihi itibariyle tapu iptal ve tescil davası kesinleşmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece, ödenen bedelin iadesi, ancak tapu iptal tescil istemli davanın kesinleşmesi ile mümkün olacağı dava tarihi itibariyle tapu iptal davası kesinleşmediğinden davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile red kararı verilmiş ise de, sonuç itibariyle doğru olan hükmün gerekçe değiştirilerek onanması gerekmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün gerekçe değiştirilerek ONANMASINA, 26.20 TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.