MAHKEMESİ : RİZE 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/01/2013NUMARASI : 2011/477-2013/113Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının babaannesi (muris) Hatice Karakaş'ın 29.04.1985 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile 175 parseldeki taşınmazı davacıya vasiyet ettiğini belirterek, vasiyetnamenin tenfizi ile 175 parseldeki taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan Seher, Zehra ve Necmettin'in cevabında; murisin 1987 yılında vefat etmesi nedeniyle 743 sayılı MK.nun uygulanması gerektiğini, MK.nun 580.maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, zamanaşımı def'inde bulunmuş, davalı İsmail ise davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.Mahkemece; 1987/1019 E.sayılı vasiyetnamenin okunması dosyasında davacının vasiyetnameyi 02.04.1989 tarihinde öğrendiğini, MK.nun 580.maddesi gereğince, teberrudan haberdar edildiği günden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan, davanın 15.09.2011 tarihinde açılması ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Dosya kapsamından, 29.04.1985 tarihli vasiyetname ile vasiyet eden Hatice Karakaş 175 parseldeki taşınmazını davacı torununa vasiyet ettiği, vasiyetnamenin okunması davasının 03.05.1989 tarihinde karara çıkmasına rağmen dosyanın 3.Hukuk Dairesinin onama ilamı ile 14.05.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.Vasiyet eden Hatice Karakaş'ın 1987 yılında vefat etmesi nedeniyle 743 sayılı MK.nun 580.maddesine göre (aynı düzenleme 4721 sayılı TMK.nun 602.maddesinde yer almaktadır.), “Vasiyet alacaklısının dava hakkı ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” denilmektedir. 4721 sayılı TMK'nun 514.maddesine (MK.nun 461.maddesi) göre mirasbırakan tasarruf özgürlüğü sınırları içinde malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ile tasarrufta bulunabilir.Vasiyet genellikle ivazsız bir tasarruftur. Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın külli halefi olmayıp, cüzi halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır.Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar.Vasiyetnamenin tenfizi ve buna bağlı olarak tapu iptal ile tescil davası vasiyetnamenin açılıp okunduğu, itiraza uğramadan veya itiraz edilmiş ise itirazların reddedilmesi sonucunda kesinleştiğine dair bir tespit davasıdır.Davada, vasiyetnamenin açılıp okunması davasının kesinleşme tarihinden itibaren davalıların vasiyetname ile ilgili iptal davası açmaları için 1 yıllık hak düşürücü süre geçmeden, başka bir deyişle vasiyetname kesinleşmeden ve infaz edilebilir olmadan mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.