Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7403 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10603 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.'nun 438.maddesinde öngörülen duruşma sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 19.280 TL'ye çıkarılmıştır.Temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altındadır.Bu nedenle duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların evli olduklarını, davalının kusurlu davranışları neticesinde davacı müvekkilinin baba evine sığındığını, dilekçe ekinde sunulan eşya tutanağında yazılı olan tüm eşyaların (ziynet eşyaları, ev eşyaları ve çeyiz eşyası niteliğindeki kişisel eşyalar) davalıda kaldığını, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/89-71 değişik iş sayılı tespit dosyasında yapılan keşifte, bir kısım çeyiz eşyalarının yediemin olarak müvekkiline teslim edildiğini, bir kısım eşyaların ise bulunamadığını belirterek, yediemin olarak müvekkiline teslim edilen eşyaların davacıya aidiyetinin tespitine, diğer eşyaların ise müvekkiline aynen iadesine, bu mümkün olmadığı taktirde ise bedeli olan 10.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen süresinde cevap dilekçesi sunmamış olup, yargılamanın son aşamasında davalı vekili tarafından verilen beyan dilekçesinde; tarafların evlendikten sonra 15 gün kadar davalının babasının yazlık evinde kaldıklarını, davacı ile davalı arasında gerçek anlamda bir evlilik birliği kurulmadığını, davalının evliliğin hemen ardından Hollanda'ya döndüğünü, mevcut olan eşyaların davacıya teslim edildiğini, diğer eşyaların ise davacıda bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile;- Davacının çeyiz listesinde bildirmiş olduğu ilk 13 bendde sayılan çeyiz eşyaları ve ziynet eşyalarına yönelik açılan davanın reddine,-Çeyiz listesinde 14. bendden 56. bend dahil olmak üzere eşyalara yönelik açtığı davanın kabulüne ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/89 D. İş tespit tutanağında belirtilen eşyaların davacı asile yedi emin sıfatıyla 12/06/2002 tarihinde teslim edildiği anlaşılmakla bu eşyalara yönelik aynen iade edilmesine dair karar verilmesine yer olmadığına ancak, bu eşyaların malik sıfatıyla davacıya ait olduğunun tespitine, karar verilmiş hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.Kural olarak, evlilik sırasında ziynet eşyaları, kim tarafından takılmış olursa olsun, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.Somut olayda; davacı taraf, evlendikten kısa süre sonra hiçbir eşyasını alamadan baba evine gönderildiğini ve ziynet eşyalarının davalıda kaldığını iddia etmiş olup, dinlenen davacı tanıkları beyanlarında, düğünde davacıya 8-10 tane altın bilezik, 1 adet altın set, 1 adet saat ve birkaç adet altın yüzük takıldığını, davacının düğünden 15 gün kadar sonra baba evine gönderildiğini, davacının geldiği gün onu bizzat gördüklerini, davacının üzerinde hiçbir takı, ziynet eşyası bulunmadığını, elinde çantası dahi olmadığını belirtmişlerdir. Buna göre davacı kadının evlilikten çok kısa bir süre sonra davalı tarafından baba evine gönderildiği ve üzerinde altınlarının bulunmadığı hususunun tanık beyanlarıyla ispatlandığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; mahkeme, davacı kadının ziynet eşyalarına yönelik iddiasını ispat ettiği kabul edilerek, davacıya ait olup da davalı uhdesinde kaldığı anlaşılan ziynet eşyalarının aynen, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise nakden belirlenecek olan bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.