MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki yoksulluk nafakası artırım davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, 2013 yılında davalı ile boşandıklarını, boşanma neticesinde lehine aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, tek başına yaşadığını ve aile yardımı ile geçimini sağladığını, davalının ise emekli olup emekli maaşının aylık 3.000,00 TL olduğunu ileri sürerek, aylık 400,00 TL’lik yoksulluk nafakasının 1.200,00 TL’ye yükseltilmesini talep ve dava etmiş; 19.02.2016 tarihli celsede ise hükmedilecek nafakaya yıllık . oranında artış uygulanmasını da istemiştir.Davalı,davacının . adına tapulu dairesi bulunduğunu,yine ölen babasından kendisine intikal eden çok sayıda taşınmaz olduğunu,bunlardan davacının gelir elde ettiğini,yine üzerine kayıtlı daireden de aylık 500,00 TL kira geliri bulunduğunu, kendisinin ise aylık 1.290,76 TL kredi ödemesi bulunduğunu, 600,00 TL de ev kirası olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile,aylık 400,00 TL’lik yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 800,00 TL’ye çıkartılmasına,hükmedilen nafakanın her yıl . oranında arttırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre,davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.Kural olarak tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. (TMK m.176/4) Bu yasal düzenlemeye göre iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır../..-2-Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası . oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde ;artırımı talep edilen yoksulluk nafakasının 21.11.2014 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla belirlendiği,eldeki artırım davasının ise 29.01.2016 tarihinde açıldığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumunda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediği görülmüştür.Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinde ise; davacının geliri bulunmadığı, komşu yardımı ile geçimini sağladığı,.. miras olarak tarafına intikal eden hisseli bir köy evi ve tarlasının bulunduğu; davalının ise bankadan emekli olup aylık 3.000,00 TL emekli maaşı bulunduğu, aylık 600,00 TL kira ödemesi olduğu, üzerine kayıtlı bir arsası bulunduğu anlaşılmaktadır.2-Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile.artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.