MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar ve davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ...'ın müvekkilinin eşi, davalı ...'in ise kayınpederi olduğunu, müvekkili ile davalı ...'ın aralarındaki geçimsizlik nedeni ile ayrı yaşadığını, müvekkiline evlenirken mehir olarak verilen ve baba evinden çeyiz olarak getirdiği eşyaların davalıda kaldığını belirterek; eşyaların aynen iadesine, aynen iade mümkün değilse tespit edilecek bedellerinin toplamının tespit tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile hibe senedinde mihr-i müeccel bedeli olarak kararlaştırılan 1.770,00TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı eş Osman; davacının kendine ait olan eşyaları almasını kabul ettiğini ancak altınları davacının çocuğu olmadığı için tedavi amacıyla bozdurup harcadığını beyan ederek; davanın reddini savunmuştur. Davalı kayınpeder ...; davacıya ait eşyaların evde olduğunu, altınları ise oğlunun davacının tedavisi için harcadığını belirtmiştir.Mahkemece; davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm davalılar ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine davalıların tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Dava; düğün eşyası hibe senedinde yazılı olan ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesi, aynen iade mümkün değilse bedellerinin iadesi ve adı geçen senette yazılı bulunan mihri müeccel bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Harç makbuzunun incelenmesi neticesinde; dava değeri olarak 14.700,00 TL gösterildiği ve bu miktar üzerinden başvurma ve nisbi harcının davacıdan tahsil edildiği görülmüştür. Mahkemece, toplam değeri 7.285,00 TL olarak belirlenen eşyaların davacıya aidiyetine, 11.770,50 TL değerindeki 4 tane bileziğin aynen iadesine, iadenin mümkün olmaması halinde bedelinin tahsiline, 1.770,00 TL mihri müeccel bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Dava konusu hakkın değerinin para ile ölçülebilen haklardan olduğu açıktır. Dava, 492 sayılı harçlar Yasasının 16.maddesi ile 1 sayılı tarifedeki nisbi esas üzerinden harca tabidir. Bu nedenle dava değeri üzerinden binde 54 oranında hesaplanacak nisbi karar ve ilam harcının 1/4'ü anılan Yasanın 28.maddesi uyarınca peşin olarak alındıktan sonra yargılamaya devam olunması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe sonraki işlemlerin yapılamayacağını öngören 32.maddeye aykırı olarak, 14.700,00 TL üzerinden alınan nisbi harçla yetinilerek davaya eksik harçla bakılması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Diğer taraftan yargılama gideri olan vekalet ücreti, ücret tarifesine göre hesaplanır. (HMK m.323/1-ğ; Avukatlık Kanunu 169. Madde, Ücret Tarifesi 1. madde) Bu bağlamda konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir şey olan davalarda davanın tamamen kazanılması halinde vekalet ücreti, müddeabihin değeri üzerinden nispi tarifeye göre hesaplanır. Hal böyle olunca mahkemece; davada kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince dava değeri üzerinden hesaplanacak nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tarifenin altında vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Öte yandan; davacı yargılama sırasında davalıların kendilerinde bulunan dava konusu eşyaları kaçırabilecekleri iddiasıyla eşya tespiti ile ihtiyati tedbir kararı alınması isteminde bulunmuş, mahkemece istem gibi işlem yapılmıştır. Buna göre, ihtiyati tedbir kararının infazı sırasında yapılan giderlerin hükümde yargılama giderleri arasına dahil edilmemiş olması da doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Hükmün kapsamının düzenlendiği HMK'nın 297/2 maddesinde (Mülga 1086 Sayılı HUMK'nın 388/5) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda belirtilen kural göz ardı edilerek, "....eşyasının davacı ...'e aidiyetine" şekilinde karar verilmiş olması infazda tereddüte sebep olacağından usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.