Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7357 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5455 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların kök murisi ...'ın 03.11.2008 tarihinde öldüğünü; davalı ...'in; muris ile müşterek olan banka hesabından 12.11.2008 tarihinde 10.000,00 TL; 03.12.2008 tarihinde 52.007,00 TL olmak üzere toplam 62.007,00 TL para çektiğini ve davacıların miras hisselerine düşen kısmı vermediğini iddia ederek; 23.252,58 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade istemine dayandığını, 1 yıllık dava açma süresinin dolduğunu belirterek öncelikle davanın zamanaşımından reddini talep etmiş; diğer taraftan müvekkilinin müşterek hesaptan çektiği paranın tamamını murisin vasiyeti gereği muhtelif cami derneklerine bağışladığını, bu nedenle zenginleşmediğini, ahlaki bir görevi yerine getirdiği için iade yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; muris tarafından bırakılmış resmi bir vasiyetnamenin olmadığı, para harcanırken diğer mirasçıların olurunun alınmadığı gerekçesi ile müşterek hesaptan çekilen parada davacıların miras payları oranında hakları bulunduğu kanaatine varılmış, davanın kabulü cihetine gidilerek; 23.252,58 TL'nin en son çekim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir. Hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; müşterek hesaptaki paranın tamamının hesap sahiplerinden biri tarafından, diğer hesap sahibinin ölümünden sonra çekilmesinden dolayı ölü hesap sahibinin mirasçılarının açtığı sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.Davaya konu hesabın, müşterek hesap olduğu ve davalının müşterek hesaptaki parayı diğer hesap sahibinin ölümünden sonra tek başına çektiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava konusu uyuşmazlık; müşterek hesaptan çekilen parada davacıların ne oranda hakları olduğu noktasında toplanmaktadır. Birden fazla kimsenin bankada açtırdıkları ortak hesap, sözleşmeye dayanan müteselsil alacaklılık tipini oluşturmakta olup, hesap sahiplerinden herbiri diğerinin onayına gerek olmaksızın müşterek hesap üzerinde tasarrufta bulunabilir. Müşterek hesaptaki paylar, aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Müşterek hesaba yatırılan paranın kaynağının araştırılmasına gerek yoktur. Pay bakımından bir anlaşma bulunduğunu iddia edenin bu hususu (anlaşmanın varlığını) yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.Mevduat hesabı birden fazla kişiye ait iken mudilerden birinin ölümü halinde, aksine sözleşme yoksa hesaptaki paralar eşit paylara bölünür ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenir, hesap sahibi payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket eder, payından fazla çektiği miktarda diğer hesap sahibinin mirasçılarına karşı sorumlu olur.Dosya içeriğinden somut olayda; ....'ın 03.11.2008 günü öldüğü, geride mirasçı olarak; eşi ... ile çocukları; ... (davacı-2 pay), ...,... (davacı-2 pay), ...,...(davalı-2 pay), ile kendisinden önce ölen oğlu ...'in çocukları ....(davacı-1 pay) ve ...'i(davacı-1 pay) bıraktığı, davalının babası .... ile müşterek banka hesabının bulunduğu ve davalının babasının ölümünden sonra müşterek hesaptaki paranın tamamını tek başına çektiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davalı, müşterek hesaptaki paranın tamamını çektiğine göre; paranın yarısı kendisine ait olup ancak çektiği paranın yarısından dolayı davacılara karşı sorumlu olacağı açıktır. O halde mahkemece; müşterek hesaptaki para üzerinde davalının yarı oranında hak sahibi olduğu gözönüne alınarak; paranın kalan yarısı üzerinden davacıların miras payları hesaplanıp bu miktara hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davalının çektiği toplam para üzerinden hesap yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Kabule göre de; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan temerrüde düşürülmesi gerekir. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemeye başlamaz.Somut olayda, davalının, dava tarihinden evvel temerrüde düşürülüp düşürülmediği, düşürülmüşse hangi tarihte temerrüde düşürüldüğü araştırılmadan, eksik inceleme ile davalının müşterek hesaptan en son para çektiği 03.12.2008 gününden başlayarak alacağa faiz işletilmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.