MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili, dava dilekçesinde; tarafların ortak çocukları ...'in hasta, ...'nin amâ olduğunu, ...'in davacının yanında olduğunu, tarafların boşandığını, borçları nedeni ile taşınmazları kardeşine sattığını, davacının gelirinin olmadığını, davalının kır korucusu-bekçi olduğunu belirterek davacı, ... ve ... için 250'şer TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının gelirinin olmadığını, davacının çocukları nedeni ile maaş aldığını, arazileri olduğunu, 10 yıldır dava açmadığını, nafakaya ihtiyacının olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davalının sosyal yaşam şartlarının iyi olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların anlaşmalı olarak boşandığı, çocukların velayetlerinin anneye verildiği, bu kararın 11.11.2010 tarihinde kesinleştiği, davacının 2'si engelli 3 çocuğu ile kaldığı, yazları tarlalarda çalıştığı, engelli çocuk için maaş aldığı, tarlasına ektiği üründen gelir sağladığı, yıllık 3.000 TL geliri olduğu, kızkardeşinin evinde kaldığı, kira ödemediği, tarım arazileri bulunduğu, davalının ise köy bekçisi olduğu, 6 ay çalıştığı, ayda 400 TL maaş aldığı, başkasına ait bir evde kaldığı, kira ödemediği, ortak çocuk ...'in 1996, ...'in 1998 doğumlu olduğu anlaşılmaktadır.Yukarıda anılan ilkeler nedeni ile somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, gelir kaynakları, nafakanın niteliği, ortak çocukların yaşı, eğitim durumları, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim, babanın da çocukların giderlerine katılma yükümlülüğü gözönüne alınarak TMK.4. maddesinde yeralan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar iştirak nafakasının çocuklar yararına takdir edilmesi gerekir iken yasal ve yerinde olmayan gerekçeler ile iştirak nafakası talebinin de reddine dair karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.