Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7330 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13344 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların 2001 yılında evlendiğini, davalının ailesiyle birlikte yaşadıklarını, evlilikleri süresince davacının davalıdan şiddet gördüğünü, davacıya ait ziynet eşyalarının davalıda kaldığını, bu nedenle davacıya düğünde takılan 35 adet küçük altın ile 1 adet burma bileziğin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 1.000 TL altın bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davacı taraf 30.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 5 adet burma, 7 adet çeyrek, 1 adet yarım altın, 1 adet bileklik, 1 adet alyans, 1 adet yüzük, 2 adet kolye, 1 çift küpe, 1 adet saat, 1adet künyeden oluşan davacıya ait ziynet eşyalarının aynen iadesine aynen iadesi mümkün değilse bu ziynetlerin infaz tarihindeki bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiş ve dava dilekçesinde talep ettiği bedeli ıslah ile 12.000 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 679 TL değerinde olan 7 adet çeyrek altın ile 390 TL değerinde olan 1 adet yarım altının bedelleri toplamı olan 1.073 TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davada, eşler arasında ziynet eşyası alacağı talep edilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Kural olarak, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun kadına bağışlanmış sayılır. Dava konusu kadına ait altınlar koca tarafından bozdurulup değişik amaçlarla kullanılmış olabilir. Çeşitli sebeplerle (ev veya araç alımı, evin ihtiyaçları, düğün borçları, balayı vs) koca tarafından bozdurulan bu altınların karşılığının hibe edilmediği müddetçe kadına iadesi zorunludur. Somut olayda; davacı taraf ziynet eşyalarının davalıda kaldığını, davacıya iade edilmediğini iddia etmiş, davalı ise altınların hiçbir zaman davacıdan alınmadığını,davacının beş adet burma bileziği bozdurarak kendi annesini hacca gönderdiğini,bir bilezik ve üç adet çeyrek altını ise kendi isteğiyle kardeşine verdiğini ve beş adet çeyrek altının da müşterek çocuğun ihtiyaçları için bozdurulduğunu bildirmiştir. Davalı taraf, 27.01.2011 tarihli cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanmış olup, uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için 05.05.2014 tarihli dilekçesinde, davacıya, beş adet burma bileziği bozdurarak karşılığı olan 3375 TL ile annesini hacca gönderdiği hususunda yemin teklifinde bulunmuştur. Davalının yemin teklifi üzerine 09/06/2014 tarihli oturumda davacı taraf, "davaya konu edilen beş adet burma bileziği 2008 yılında kuyumcuda bozdurup, karşılığı olan 3375 TL'ye annesini hacca göndermediğine dair" yemin etmiştir.O halde, mahkemece; davalının teklif ettiği yemin, davacı tarafından eda edildiğine göre beş adet burma bilezik yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.