Dava dilekçesinde 3.000 TL manevi tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü.Dava, kamu görevlisi olan davalının, davacı hakkında haksız işlem yapması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, Anayasa'nın 129/5. maddesi uyarınca husumetin kamu kurumuna yöneltilmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.Anayasa'nın 129/5. maddesinde; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görev ve yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu edilmek kaydıyla idare aleyhine açılabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemede belirtilen kusur, hizmet kusuru ile örtüşmektedir. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin kişisel kusur teşkil eden eylemleri Ana-yasa'nın 129. maddesi kapsamında değildir.Dava dilekçesi incelenip değerlendirildiğinde; davacının hizmet kusuru nedeniyle değil, gerçeğe aykırı iddialarla düzenlenen yazıyı keyfi olarak uygulaması ve işlem yapması nedeniyle tazminat istediği, kişisel kusur ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Şu durum karşısında işin esasının incelenerek davalının kişisel kusuru bulunup bulunmadığının araştırılması ve varılacak sonuca göre uygun bir karar verilmesi gerekirken mahkemece davanın husumet nedeniyle reddedilmesi bozma nedenidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.