Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7290 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14135 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MANİSA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/05/2014NUMARASI : 2012/96-2014/320Taraflar arasındaki alacak (sebepsiz zenginleşme hukuku nedenine dayalı) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; Dava konusu Manisa Merkez .. Mah. .. Mevkii 1575 ada 4 parsel sayılı taşınmaza davalı ve dava dışı 3. kişilerle birlikte müşterek malik olduklarını, davalıya ait olan payın yaklaşık 13-14 m²'ye isabet eden kısmını davalı belediyeden harici satış suretiyle satın aldığını ve bedelini ödediğini, ancak satın alınan hissenin adına tescilinin gerçekleştirilmediğini, bu defa dava konusu taşınmazın Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/4 satış dosyası ile ihale yoluyla satıldığını, böylece davalının taşınmazdaki tüm hissesinin de satılmış olduğunu ve bu satış sonucu davalıya 36.600 TL satış bedeli ödendiğini, bu bedele göre taşınmazın birim m² fiyatının yaklaşık 550 TL'ye denk geldiğini, iş bu resmi satış öncesinde davalı ile aralarındaki harici taşınmaz (hisse) satışı sebebi ile hem kendisinin davalıya belli bir bedel ödediğini; hem de davalının bu ikinci satış dolayısıyla ihaleyi alan dava dışı 3. kişiden satış bedeli aldığını ve davalının bu suretle sebepsiz zenginleştiğini belirtilerek; davalıdan satın aldığı yaklaşık 13-14 m²'lik kısım için resmi satıştaki birim m² fiyatı üzerinden hesaplanan 7.250 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili davalının, dava konusu taşınmazda imar uygulaması neticesinde 222/2400 (60,86 m²) hissesi oluştuğunu, belediye nezdinde mevcut belgeler içinde yapılan incelemede davacının iddia ettiği belgelere ulaşılamadığını, davacı tarafa müvekkili tarafından yapılan bir taşınmaz (hisse) satışı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı tarafça dava konusu taşınmazın davalıya ait olan hissesinden yaklaşık 13-14 m²'ye tekabül eden kısmının satın alındığı ve bedelinin ödendiği iddia edilmiş ve buna dair dekont dosyaya sunulmuş ise de, davacının sunmuş olduğu bu dekontun davalı belediye tarafından davacıya hisse satışı yapıldığı ve satılan hissenin tamamının bedelinin ödendiği anlamına gelmeyeceği, böylece davacının davası ispat edemediği gerekçesi ile reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK’nun 706.maddesi, 818 sayılı BK.’nun 213.maddesi ve Tapu Kanunu’nun 26.maddesi gereğince resmi şekilde yapılmayan sözleşmeler geçersizdir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237.maddesi hükmü gereğince de; taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığı takdirde hukuken geçersizdir. O nedenle, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda, taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Dosya kapsamından; dava konusu taşınmazla ilgili olarak 05.06.1990 tarihinde yapılan imar-ifraz neticesinde davacı tarafın 474/2400 pay, davalı tarafın ise 222/2400 pay ile dava konusu taşınmaza dava dışı 3. kişiler ile birlikte müşterek malik oldukları, zaman içerisinde yapılan hukuki işlem ve tasarruflar neticesinde nihai olarak taşınmazın 474/2400 payının davacıya, 23/2400 payının davalıya ve 1903/2400 payının ise dava dışı üçüncü kişiye ait olduğu ve taşınmazın Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/4 E. sayılı satış dosyası ile satıldığı ve satış bedelinin hissedarlara ödendiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı, davalı ile aralarında harici taşınmaz (hisse) satış sözleşmesi yapıldığını, taşınmazın bedelini ödemesine rağmen davalı tarafça taşınmazın tapuda devrinin gerçekleştirilmediğini ve dava konusu taşınmazının yapılan ihale neticesinde dava dışı bir üçüncü kişiye satıldığını, böylece davalının kendi payına karşılık hem kendisinden hem de taşınmazı ihale yolu ile satın alan 3. kişiden satış bedeli alarak haksız olarak zenginleştiğini iddia etmektedir. Davacının iddiasına dayanak olarak gösterdiği belgelerin asılları dosya arasında mevcut Manisa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/633 Esas- 2010/1421 Karar sayılı ortaklığın giderilmesi dosyasında bulunmaktadır. İlgili delillerin incelenmesinde; M.. B.. Gelir Müdürlüğü tarafından Manisa Tapu Sicil Müdürlüğü'ne yazılan 16/12/1991 tarih ve 2-91/1416 sayı numaralı yazı ile, dava konusu taşınmazda davalı belediyenin 222/2400 hissesinin bulunduğu, Belediye Encümeninin 2 nisan 1991 gün ve 1/153 sayılı kararı ile kendilerine ait hisseleri diğer hisse sahiplerine 60.000 TL birim fiyattan satışına karar verildiği, adı geçen parselde hisse sahibi olan H.. B..'in belediye hissesinden 48/2400 miktar hisseyi 795.000 TL bedelle satın aldığı belirtilerek, ilgili parselde tapu kütüğünde "kamu yararına tahsislidir" şerhi mevcut ise terkin edilmesi ve ilgili adına tescil işlemi yapılmasını talep ettikleri ve belgenin Belediye Başkanı Z.. Ü.. ibaresi ile ıslak imzalı olarak imzalandığı, yine 16/12/1991 tarihli ve 013792 numaralı vezne alındısı belgesinde ise teslim eden sıfatı ile H.. B..'in Manisa Belediyesi veznesine "peşin para arsa satışı "adı altında 795.000 TL yatırdığı, belge altında resmi mühür ve ıslak imza bulunduğu görülmüştür.Hal böyle iken mahkemece; söz konusu belgeler altındaki imzaların dönemin belediye başkanına ve "vezne alındı belgesi" bakımından ise yetkili kişiye ait olup olmadığı araştırılarak, belgelerin ilgili kişilere ait olduğunun saptanması durumunda, davalı belediyece, davacının ödediği bedel karşılığında ilgili tapu müdürlüğüne yazmış olduğu tescil talebini içerir belge içeriği de dikkate alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; ilgili belgelerin belediyede arşivinde bulunmamasının, o belgelerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı düşünülmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.