Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7025 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21218 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : NİĞDE 1. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2009NUMARASI : 2007/481-2009/207Taraflar arasında görülen maddi ve manevi tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılardan O.. K.. vasisi D.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili, davalılardan O.. K..'ın davacıların 1985 doğumlu oğulları G..D..25.02.2004 tarihinde bıçaklayarak öldürdüğünü, davalı Osman hakkında bu fiilden dolayı Niğde Ağır Ceza Mahkemesinde adam öldürmek suçundan dava açıldığını, diğer davalı H.. K..'ın davalı Osman'ın babası olduğunu, Osman'ın suç tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle davalı babasının da olay nedeniyle sorumlu olduğunu, davacıların oğulları Gökhan'ın ölümü ile maddi desteklerini yitirdiklerini, çocuklarını kaybetmeleri nedeniyle çok üzüldüklerini ve manen yıprandıklarını belirterek, davacı baba S.. D.. için 10.000,00 TL manevi tazminat, 15.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı, davacı anne F.. D.. için 10.000,00 TL manevi tazminat, 15.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 50.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, duruşmaya katılmamış ve herhangi bir cevap da vermemişlerdir. Mahkemece, maddi tazminat davasının kabulü ile davacı Süleyman için 8.051,00 TL, davacı Feride için 11.251,30 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 25.02.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı S.. D.. için 7.000,00 TL, davalı F.. D.. için 7.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 25.02.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı O.. K.. vasisi D.. K.. tarafından temyiz edilmiştir. TMK.nun 407.maddesi; “Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır. Cezayı yerine getirmekle görevli makam böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür” hükmünü içermektedir. 7201 sayılı Tebligat Kanunun 11/son maddesi gereğince; "kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu müselsillere yapılır.6100 sayılı HMK’nun 27.maddesinde davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgililerinin kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerdiği açıklanmıştır.Açıklanan madde hükmü uyarınca; yargılamanın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilerek duruşmaya çağırılması, diğer bir anlatımla taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Bu da çıkarılacak davetiyenin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak tebliği ile mümkündür.Bu bağlamda; davalı duruşmaya çağırılmadan, taraf teşkili sağlanmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasasının 36.maddesi ile HUMK’nun 73, 6100 sayılı HMK 27 ve A.İ.H. Sözleşmesinin 6.maddelerinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı yan; dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe ve Hukuki Dinlenilme Hakkı'nın kullanılmasına imkan verilmeden hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır, aksi halde savunma hakkının kısıtlanmış sayılacağı, gerek öğreti, gerekse yargısal kararlarda tartışmasız olarak kabul edilmektedir (Prof. Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı Cilt II sh.1876 vd).Somut olayda, davalı O.. K..'ın yargılama sırasında adam öldürmek suçundan tutuklu olarak yargılandığı ve cezaevinde bulunduğu, her iki davalı adına tebliğe çıkartılan içerisinde dava dilekçesi bulunan duruşma gün ve saatini bildirir çağrı kağıtlarının davalı H.. K..'a 04.10.2007 tarihinde tebliğ edildiği, davalı O.. K.. adına diğer davalıya yapılan tebligatın geçersiz olduğu, davalı H.. K..'ın ise yargılama sırasında 28.06.2008 tarihinde öldüğü ve bu nedenle her iki davalının da duruşmalara katılamadığı anlaşılmaktadır. Niğde Ağır Ceza Mahkemesi'nin 06.06.2007 tarih, 2007/110 E-2007/145 K. sayılı Kararı ile; sanık O.. K.., Gökhan ..'i kasten öldürmek suçundan neticeten 8 yıl 4 ay hapis cezası almış ve işbu karar 28.02.2008 tarihinde onanarak kesinleşmiştir. Niğde Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 22.01.2013 tarih, 2012/953 E-2013/73 K. Sayılı Kararı ile; davalı O.. K..'ın TMK'nun 407. md. gereğince kısıtlanmasına ve kendisine D.. K..'ın vasi olarak atanmasına karar verilmiştir. Davalı O.. K.. vasisi D.. K.., davalı adına yapılması gereken tebligatların yasa gereği davalının vasisi olarak kendisine yapılmadığını ve tebligatların usulsüz olduğunu, savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmektedir. Mahkemece, davalı O.. K..'a vasi tayin edilmiş olduğundan, davalının hukuki hak ve menfaatlerinin korunması açısından davalı adına yapılacak olan tebligatların 7201 sayılı Tebligat Kanununun 11/son md. gereğince davalının vasisine yapılması ve vasinin davalının hak ve menfaatlerini koruması ve davaya karşı cevap vererek davalıyı temsil etmesi gerekmektedir. Bu hususlar gözönüne alınmadan mahkemece usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmadan, davalının savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.