MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ÜMRANİYE 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ)TARİHİ : 01/03/2011NUMARASI : 2007/673-2011/90 Taraflar arasında görülen hazine zararı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davac Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; davalının Halk Bankasında görevli iken, Halk Bankasının özelleştirilmesi sonucu İstanbul İl Kontrol Müdürlüğünde görevlendirildiğini, davalıya ödenen fark tazminatın döner sermaye ek ödemesinden mahsup edilmesi gerekirken, 2004-2005 ve 2006 yılları için mahsup edilmeden 13.510,01 TL fazla ödeme yapıldığını belirterek, bu miktarın davalıdan faizi ile tahsilini talep etmiştir. Davalı, alacağın zamanaşımına uğradığını bildirerek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, 10.825,00 TL Hazine zararının temerrüde düşüldüğü tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, talep edilen 1.737,89 TL birikmiş faiz talebinin borçlu temerrüde düşmediğinden reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. HMK. 297/2.maddesinde; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir, düzenlemesi bulunmaktadır. Açıklanan bu hüküm, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olup, “Kamu düzeni” amacı ile yürürlüğe konulmuştur. Bunun yanında, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamak gerekmektedir. Somut olayda, bilirkişi tarafından belirlenen alacağın "temerrüde düşüldüğü tarihten itibaren yasal faizi ile" tahsiline karar verilmiş temerrüt tarihi belirtilmemiştir. Bu husus infaz aşamasında tereddüt oluşturacak olup usul ve yasaya aykırıdır. Öyle ise mahkemece, açıklanan ilkeler gözetilerek, infazı kabil olacak nitelikte bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.