Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6998 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18973 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; tarafların 2009 yılında evlendiklerini, müşterek ergin iki çocuklarının bulunduğunu; davalının, başka bir kadınla yaşadığını, eşi ve çocuklarının ihtiyaçları ile ilgilenmediğini; müvekkilinin ev hanımı olduğunu, hiç bir gelirinin bulunmadığını, kirada oturduğunu, hem kendi geçimini hem de müşterek çocukların geçimlerini sağlamaya çalıştığını; davalının ise serbest meslekle uğraştığını gelirinin iyi olduğunu belirterek; 750 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; dört aydan beri işsiz olduğunu, daha önceden fırında çalıştığını ancak, işten çıkarıldığını, arkadaşının yardımı ile geçindiğini, nafaka ödeyecek gücünün olmadığını; davacı ile anlaşamadıkları için başka bir bayan ile yaşadığını, davacı ile hastalığı nedeniyle ayrıldığı hususunun doğru olmadığını bildirerek; davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacı lehine aylık 500 TL tedbir nafakası takdirine yönelik olarak verilen hükmün davalının temyizi üzerine "Dairemizin 12.01.2015 tarih, 2014/14602 Esas-2015/369 Karar sayılı ilamı ile mahkemece; davalı kocanın sosyal ve ekonomik durumunun teferruatlı bir şekilde araştırıldıktan sonra, tesbit edilen geliri ile orantılı olacak ve ödemede zorlanmayacak şekilde, TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken; eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile "davacı için aylık 150 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu'nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK.madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.Somut olayda; bozma ilamı ile davacı tarafın ayrı yaşamda haklı olduğu kabul edilmiş, bunun yanında davalı kocanın sosyal ve ekonomik durumunun teferruatlı bir şekilde araştırıldıktan sonra, tesbit edilen geliri ile orantılı olacak ve ödemede zorlanmayacak şekilde nafakaya hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda yeniden davalının sosyal ekonomik durum araştırması yapılarak ilk kararda belirlenen nafakadan çok daha az miktar nafaka tayini yoluna gidilmişse de, hükmedilen nafaka miktarı hakkaniyete uygun bulunmamıştır. Zira, mahkemece, bozma ilamı öncesi davalının kolluk vasıtası ile tespit edilen sosyal ekonomik durumu ile bozma sonrası tespit edilen durumu arasında esaslı bir farklılık bulunmadığı anlaşılmış olmasına karşın, mahkemece, tedbir nafakasının niteliği de göz önüne alınmaksızın, ilk hükmedilen nafaka miktarından bu kadar fazla indirim yapılması hakkaniyete uygun değildir. Daha uygun bir nafakaya hükmedilmek üzere, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.