Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6994 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4323 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde özetle; tarafların düğününde davacı müvekkiline takılan altınlar ile müşterek çocuğun doğumunda ziyaretçilerce takılan altınların davalılardan, dini merasim sırasında mehir olarak taahhüt edilen 41 altının ise davalı ...'den aynen iadesini, olmazsa bedellerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar cevap dilekçelerinde; altınların kendilerinde olmadığını, davacının altınları evden ayrılırken yanında götürdüğünü; dini nikah sırasında taahhüt edilen altınlarla ilgili talebin ise yasal dayanağının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; boşanma halinde verileceği söylenen mehirin Medeni Kanun hükümleri karşısında yeri olmadığı gerekçesi ile mehir talebinin reddine; diğer altınlar yönünden ise altınların davacıda kaldığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamına, toplanan delillere, kararın dayandığı gerekçeye göre davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Türk hukuk sisteminde kural olarak, sözleşme serbestliği ilkesi kabul edilmiştir. Kişiler özel hukuk alanında bir sözleşmeyi yapıp yapmamakta, konusunu kararlaştırmada ve sözleşme yapacakları kişileri serbestçe seçme haklarına sahiptirler. Borçlar Kanunu'nun 19 ve 20. maddeleri gereğince bu serbestiye kamu düzeni açısından bazı sınırlamalar getirilmiştir. Buna göre, kanunların kesin surette emreylediği hukuk kurallarına, kanuna veya kamu düzenine aykırı olan sözleşmeler geçersizdir. Medeni Kanun, evlenme sırasında karı kocadan birinin diğerine bir mal veya para vermesini ya da vermeyi vaad edip bir süre ertelemesini yasaklamamıştır. Bu nedenle mehr, Medeni Kanun tarafından yasaklanmış bir hukuki ilişki olarak kabul edilemez. (2.12.1959 günlü, 14/30 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesi) Mehr sözleşmeleri bu gün içinde geçerlidir. (Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı)Somut olay bakımından değerlendirme yapıldığında, davalı tanığı....; tarafların dini nikahını kendisinin kıydığını; arapça yazılan metni kendisinin kaleme aldığını, bu belgeye 41 adet tam altının davalı tarafından davacıya boşandığı zaman ödenecek mehir bedeli olarak ödeneceğinin yazıldığını ifade etmiştir.Bu bağlamda evlenme sırasında taraflar arasında düzenlenen bu belgenin kanuna ve kamu düzenine aykırı bir yönü bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davacının 41 adet tam altınla ilgili talebi ile ilgili taraf delilleri toplanıp; hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; boşanma halinde verileceği söylenen mehirin Medeni Kanun hükümleri karşısında yeri olmadığı gerekçesi talebin reddi usul ve yasaya aykırı görülmüş; bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.