Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6953 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21392 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : LÜLEBURGAZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/04/2013NUMARASI : 2011/540-2013/235Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin, davalılardan Hasan Tahsin ile ortak inşaat yapmak üzere anlaştığını; Hasan Tahsin'in, diğer davalı Kemal'e ait arsa üzerine kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşaat yapmak üzere Kemal ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını; 2010 yılından, 2011 yılı Ocak ayına kadar inşaatın kaba inşaat tabir edilen kısmını yaptığını; ancak, davalının, sonradan kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshettiğini; müvekkilinin yaptığı masraflarla ilgili 61.500 TL'yi 06.06.2011 tarihinde gönderdiğini, yapılan inşaatın bedelinin çok daha fazla olduğunu, tespit dosyasına göre 171.206 TL + 5.000 TL olduğunu; inşaat için müvekkilinin yatırmış olduğu bedellerin iadesine (fazlaya ilişkin hak saklı kalmak üzere, şimdilik 26.600 TL'nin dava tarihinden itibaren faiziyle tahsiline) karar verilmesini; ayrıca, bina sebebi ile uğradığı kâr kaybının da şimdilik 1.000 TL olarak faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; ortaklık ilişkisinin bulunmadığını, davacıya gönderilen paranın, alınan borç paranın ödenmesi olduğunu savunup; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının ortaklık ilişkisini ispat edemediğinden (gönderilen paranın inşaat masrafları olduğunun belirtilmesinin, ortaklığın varlığını açıklamayacağından) bahisle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, davacı ile davalı Hasan Tahsin arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 520 vd. md.) düzenlenen adi ortaklıktan kaynaklanmaktadır. Her ne kadar, taraflar arasındaki adi ortaklığa ilişkin yazılı bir sözleşme mevcut değilse de, ortaklığın kurulabilmesi için yazılı şekil gerekli olmayıp, bu husus ispat koşulu bakımından değerlendirilmelidir. Bu durumda; davacı, davalı Hasan Tahsin ile dava konusu inşaatı ortak yaptığı şeklindeki adi ortaklık ilişkisini tanık dahil her türlü delille kanıtlama hakkına sahiptir.Somut olayda; davacı, davalı Hasan Tahsin ile adi ortaklık oluşturduğuna dair iddiasını usulüne uygun, mevcut, sunduğu yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Bununla birlikte, davacı, dava dilekçesinde; "her türlü yasal delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan; davacıya iddiasını ispat zımnında, davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece, bu yön gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.