Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6946 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5039 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada, davalıdan ayakkabı satın alması nedeniyle boş olarak düzenlenen senedin davalı tarafından anlaşmaya aykırı şekilde doldurularak İzmir 25. İcra Dairesinin 2010/1828 sayılı dosyası ile aleyhine 3.300,00 TL için takip yapıldığı, ayakkabı bedellerinin ödenmesi nedeniyle takip miktarı ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istenilmiştir.Davalı, senedin nakden verilen ödünç para karşılığı düzenlendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, başkaları aleyhine de benzer nitelikte icra takipleri yapan davalının ayakkabı satışını inkar etmesinin dinlenen tanık beyanlarına göre senedin taraflar arasındaki sözleşmeye ek olarak imzalandığı ve sonrasında anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, ayakkabı satışı yapan birinin müşteriye yüklü miktarda borç para verip senet düzenlemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Hüküm, süresinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı, davacı aleyhine başlattığı icra takibinde, borcun sebebi olarak "15.07.2009 tarih 3.300,00 TL bir adet senet" açıklaması gösterilmiştir. Bu hali ile, davalı davacıya borç para verdiğini ve ödenmediğini ileri sürerek, karz hukuki ilişkisine dayanmış, delil olarak da bonoya dayanmıştır. Davacı ise, borç para almadığını, ayakkabı satın alması nedeniyle boş olarak düzenlendiğini ve borcunu ödemesine rağmen iade edilmeyerek, anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğunu bildirmiştir. Davaya konu bononun 15.07.2009 tanzim ve vade tarihli olduğu ve nakden kaydını içerdiği bononun incelenmesinden anlaşılmaktadır.Hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (TTK m 691/1). Bonoda şekil şartları TTK m 688'de sayılmıştır. Bunlar; "Bono" ya da "Emre Muharrer Senet" ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Bu zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlarda vardır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Buna karşılık bonoya isteğe bağlı olarak, bedelinin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. (Prof Dr. Reha Poroy Kıymetli Evrak Hukuku Esasları 11. Bası İstanbul 1989 s. 237 vd.) Yerleşik Yargıtay İnançlarında kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik "bedel kaydı"dır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, senedin bono niteliğini etkilemez. Bu tür kayıtlar, bonoyu düzenleyenin, "lehdardan karşı edimi aldığını" belirtmeğe yarar. Kambiyo hukuku yönünden önemi yoktur. Bedel kayıtları daha çok bonoyu düzenleyenle, lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda (HUMK. md. 290) önem kazanır ve kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin "kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu" yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır. Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (Y.İBK. 12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı). Somut olayda, davacı keşideci davalı lehtar aleyhine menfi tespit davası ikame etmiştir. Davacı açığa imza atmak suretiyle boş senedi imza ettiğini borç para almadığını ileri sürerek akdi ilişkiyi inkâr etmektedir. Bu iddia TMK:'nun 6. maddesi hükmü gereğince davacı tarafından yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Bono metninin incelenmesi sonucunda "nakten ahzolunmuştur" ifadesinin bulunduğu açık olup davalı tarafından bu nakden ifadesi talil olunmamıştır. Açıkça görüleceği üzere taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği (karz) gözönüne alındığında ta'lil söz konusu değildir. Hal böyle olunca; mahkemece tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.