Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6851 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2486 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 11. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 21/02/2014NUMARASI : 2012/1075-2014/132Taraflar arasındaki nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, tarafların 2011 yılında boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, aradan geçen zaman içerisinde hükmedilen nafaka miktarının davacının ihtiyaçları karşısında yetersiz kaldığını ileri sürerek, davacı lehine hükmedilen aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tarafların yaşam koşullarında geçen zaman içinde hali refah durumunun kabulünü gerektirecek bir hususun tespit edilemediği, davacı kadın yararına takdir edilen aylık 200 TL yoksulluk nafakasının günün ekonomik koşulları ve ÜFE oranına göre gelebileceği miktarın aylık 212,32 TL olarak tespit edildiği, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü de göz önüne alınarak hakkaniyet gereği hüküm kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere iştirak nafakasının aylık 220,00 TL'ye arttırılmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile birlikte dava tarihinden itibaren davacı kadın yararına takdir edilen aylık 200 TL yoksulluk nafakasının aylık 220 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Anayasanın 141'nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297'nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir.Mahkeme, karar gerekçesinde hükmün kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere iştirak nafakasının aylık 220,00 TL'ye artırılmasına, hüküm kısmında ise dava tarihinden itibaren davacı kadın yararına takdir edilen aylık 200 TL yoksulluk nafakasının aylık 220 TL'ye çıkartılmasına karar vererek çelişki yaratmıştır. Bu itibarla, karar gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazları bu aşamada incelenmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.