Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6739 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17631 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı elektrik dağıtım şirketinin elektrik abonesi olduğunu, gelen faturaları düzenli olarak ödediklerini, davalı şirketin 01/01/2007 tarihinden beri faturaları alçak gerilim... tarifesi üzerinden tahakkuk ettirmesi gerekirken daha düşük bedelli olan orta gerilim (..) tarifesi üzerinden tahakkuk ve tahsil edilmesi nedeniyle davalı elektrik dağıtım şirketinin 30/04/2012 tarihli ve .. nolu fatura ile müvekkili şirketten 73.225,79 TL tarife farkı alacağı talep ettiğini, dağıtım şirketinin bu hatasından dolayı tahakkuk ettirilen bedelden sorumlu olmadıklarını, ayrıca, alacağın zamanaşımına uğradığını dağıtım şirketinin hatasından dolayı yapılacak tahakkukta geriye yönelik olarak 1 yıllık tarife farkı alacağının istenebileceğini, tahakkuk ettirilen bedelden sorumlu olmadıklarına (menfi tespit) karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı elektrik abonesi şirkete daha yüksek bedelli tarife üzerinden tahakkuk ve tahsil yapılması gerekirken daha düşük tarife üzerinden tahakkuk ve tahsilat yapılması nedeniyle, geriye yönelik olarak tarife farkı alacağının talep edildiğini, yapılan tahakkukun yönetmelik ve kurul kararlarına uygun olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, iş bu hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairenin 06/03/2014 tarih, 2013/19125 Esas, 2914/3467 Karar sayılı ilâmı ile; “hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu tahakkuklara ilişkin olarak denetime elverişli şekilde hesaplama yapılmamış, sadece davalı kurumun tahakkukunun doğru olduğu vurgulanmış, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Dava konusu olan tahakkuklar esas alınarak bilirkişi tarafından denetime elverişli bir şekilde hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu yetersiz olup, denetime elverişli değildir. Mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle mahalli mahkeme kararı bozulmuşur.Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada, üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınmış, 16/03/2015 tarihli bilirkişi heyet raporuna itibar edilerek, davanın kısmen kabulü ile, geriye yönelik bir yıllık tarife farkı alacağından (19.970,45 TL) davacının sorumlu olduğuna, diğer bedelden sorumlu olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Uyuşmazlık; davalı dağıtım şirketinin, yanlış tarife uygulamasından kaynaklı (kendi aleyhine) tahakkuk ve tahsilat nedeniyle geriye yönelik olarak davalı dağıtım şirketi tarafından tahakkuk ettirilen fatura bedelinden davacı abonenin sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.Öncelikle; davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuatın irdelenmesinde yarar vardır.Elektrik dağıtım şirketinin hatasından kaynaklanan hatalı bildirimlerden dolayı geriye yönelik olarak müşteri aleyhine tahakkuk ettirilecek alacağa 6183 sayılı yasanın 51. maddesinde belirlenen gecikme zammının uygulanmayacağına ilişkin olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23.maddesinin 2.bendinin son cümlesinde açıkça düzenlenmiştir.Ödeme bildirimine ilişkin hataları düzenleyen Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23.maddesinde ise; “ödeme bildirimine ilişkin hatalar; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlardır.Hatalı bildirimlere karşı, müşteri tarafından fatura tebliğ tarihinden itibaren (1) yıl içerisinde perakende satış şirketine itiraz edilebilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İtiraza konu tüketim bedeli ile müşterinin bir önceki tüketim döneminde ödemiş olduğu tüketim bedeli arasındaki farkın yüzde otuzdan fazla olması durumunda müşteri, bir önceki dönem tüketim bedeli kadarını son ödeme tarihinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteriye 24.madde (gecikme zammına ilişkin) hükümleri uygulanmaz. İtiraz, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından başvuru tarihini izleyen en geç on iş günü içerisinde incelenerek sonuçlandırılır. İtirazın dağıtım şirketini ilgilendiren hususlarla ilgili olduğunun tespit edilmesi halinde, itiraz geliş tarihinden itibaren perakende satış lisansı sahibi tarafından iki iş günü içerisinde dağıtım şirketine iletilir. Dağıtım şirketi itirazın kendisine ulaştığı tarihten itibaren on iş günü içerisinde inceleme sonuçlarını perakende satış şirketine bildirir. İnceleme sonuçları Perakende satış şirketi tarafından en geç üç iş günü içerisinde müşteriye yazılı olarak bildirilir. İnceleme sonucuna göre itirazın haklı bulunmaması hâlinde, itiraza konu tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmı, müşteriden tahsil edilir” hükmüne yer verilmiştir.Açıklanan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; tarife farkı bedelinin her ay düzenlenecek tüketim faturasına dâhil edileceği, bu bedelin tahakkuk ettirilmemesi sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, süre konusunda bir sınırlama getirilmediği, dolayısıyla ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tarife farkı bedelinin hesaplanması gerektiği ortadadır.Ancak, 08/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin “Faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespiti” başlıklı 13. maddesine göre; “(1) Bu madde kapsamındaki hatalar; sayacın hatalı okunması, yanlış tarife veya reaktif ve aktif enerjiye ilişkin yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması gibi hususlardır. Mükerrer ödeme bildirimi de bu fıkra kapsamında değerlendirilir. (6) Bu madde çerçevesinde dağıtım şirketi veya ilgili tedarikçi tarafından hatalı tespitte bulunulduğu sonucuna varılması hâlinde; a-Yapılan tespitin dağıtım şirketinin ve/veya tedarikçinin lehine olması durumunda, 1-Tüketim miktarının hesabında esas alınacak süre; doğru bulgu ve belgenin bulunması hâlinde 12 ayı, bulunmaması hâlinde ise doksan günü aşamaz” hükmü getirilmişse de, dağıtım şirketi tarafından yapılan ve dava konusu uyuşmazlığa yol açılan hatanın mülga yönetmeliğin yürürlükte olduğu dönemde olduğu açıktır. Dairemizin uygulama ve görüşü; 08/05/2014 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önce (elektrik dağıtım şirketinin hatasından dolayı), sayacın hatalı okunması, yanlış tarife veya reaktif ve aktif enerjiye ilişkin yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması, vs. gibi hususlarda, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği geriye yönelik alacaklarda herhangi bir süre öngörmediğinden geriye yönelik olarak zamanaşımı süresi boyunca (zamanaşımı defi varsa en fazla 10 yıl) hesaplama yapılması, ancak bu süre için istenilen bedelden elektrik dağıtım şirketinin müterafik kusuru nedeniyle 6098 sayılı TBK’nun 114. (818 sayılı BK’nun 98/2) delaletiyle TBK’nun 52. (BK’nu 44.) maddesi uyarınca müterafik kusur indirim (%50) yapılması suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği yönündedir.Somut olayda, davalı elektrik dağıtım şirketinin, her ay düzenlediği elektrik faturalarına tarife farkını dâhil etmemesi nedeniyle (somut olayda; 01/01/2007-31/03/2012 dönemi arası) davaya konu uyuşmazlığın doğduğu (davalı elektrik dağıtım şirketinin hatasından dolayı tüketimlerin daha ucuz tarife ile faturalandırıldığı) mahkemenin, bilirkişinin ve taraflarında kabulündedir. Bu nedenle kural olarak; davalı dağıtım şirketinin kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterdiği (yanlış tarife uygulaması nedeniyle) dolayısıyla TBK’nun 114/2. (BK'nun 98/2.) maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken TBK'nun 52. (BK'nun 44.) maddesi uyarınca müterafik kusurlu olduğu açıktır. (HGK'nun 22/05/2002 gün, 2002/19-340 Esas, 2002/420 Karar, 13.Hukuk Dairesinin 19/01/2004 gün ve 2003/321 Esas, 2003/72 Karar sayılı ilâmlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.)Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda, tarafların eşit kusurlu olduğu ve davalı elektrik dağıtım şirketinin de kusuru oranında (%50) sorumlu tutulması (hatalı tarife farkı alacağına Yönetmeliğin ilgili maddesi uyarınca gecikme zammı uygulanamayacağı da) gözetilerek, konusunda uzman (üçlü) bilirkişiden rapor alınarak, belirlenecek hatalı tarife farkı alacağından davacı yanında, davalı elektrik dağıtım şirketinin de müterafik kusuru nedeniyle TBK’nun 114. (BK’nun 98/2) delaletiyle TBK’nun 52. (BK’nu 44.) maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.