MAHKEMESİ : ANKARA 9.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2011/1305-2013/688 Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada; daha evvel açılan velayet ve nafaka davası ile hükmedilen 200 TL iştirak nafakasının yetersiz kaldığı iddia edilerek, 650 TL'ye arttırılması talep ve dava edilmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile; davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; Kara Kuvvetleri Komutanlığı 49'uncu Motorlu Piyade Tugay Komutan Yardımcılığı'ndan gelen cevabi yazıda davalı E.. U..'ın sözleşmesinin 31 Aralık 2012 tarihinde sağlık nedeni ile fesh edildiğinin bildirildiği ve davalının işten çıkartıldığı, maaşının bulunmaması, aylık 750 TL nafaka ödemesinin bulunması nedeniyle yoksulluğa düştüğü, nafakaya karar verildikten sonra gelir durumundaki şartların değiştiği kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre karara bağlanır. Bir başka ifadeyle hüküm, uyuşmazlığın başlangıcından dava açılan güne kadar gerçekleşmiş olayları kapsar. Aksinin kabulü; davacının dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dahil, yargılamanın hangi aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır. Nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı'nda, "her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…" gerekçesine yer verilerek, davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir. Somut olayda; dava açıldığı tarihte (29.09.2011) davalının uzman çavuş olarak görev yaptığı, yargılamanın devamı sırasında 31.12.2012 tarihinde sağlık nedeniyle sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece; davanın açıldığı tarih ile davalının sözleşmesinin feshedilerek, maaşının kesildiği tarih arasındaki fiili ve hukuki duruma göre karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.