Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 662 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 19212 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içiresindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, davalı ile 17.11.2009 tarihinde boşandıklarını, müşterek çocukları. velayetinin kendisine verildiğini ve çocuk için aylık 200 TL nafaka bağlandığını, aradan geçen sürede nafakanın yetersiz kaldığını ileri sürerek, nafakanın 500 TL'ye artırılmasını ve her yıl %10 oranında artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, müşterek çocuğun nafakasını aksatmadan ödediğini, son iki yıldır aylık 250 TL ödediğini, çocuk engelli olduğundan davacının aylık 650-700 TL bakım parası aldığını, ayrıca özürlü maaşı bağlandığını düşündüğünü, zira boşanma sonrasında çocuğun maaş alması için müracaatta bulunduğunu, çocuğun gerekli tedavi işlemlerini kendisinin yaptırdığını, davacının çocuk için aldığı bakım parası, özürlü maaşı, babasının vefatı nedeniyle yurtdışından aldığı maaş ve ödenen nafaka birleştirildiğinde davacının maddi durumunun daha iyi oduğunu, kendisinin Alaca İlçesinde esnaf olduğunu, ciddi bir geliri olmadığını, dükkanının kira olduğunu, maliyeye ve kredi kartına olan borçlarını ödemekte zorlandığını, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı lehine aylık 500 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, iştirak nafakasının artırılmasına ilişkindir.TMK.'nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. ./..-2- Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur.( TMK. nun 330/1. maddesi ). Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 18.12.2009 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye bırakıldığı ve 15.12.2004 tarihli çocuk için aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, müşterek çocuğun %98 oranında engelli olduğu, davacının çalışmadığı, çocuğu ile birlikte 250 TL karşılığında kirada oturduğu, engelli çocuğu için aldığı 780 TL maaş ile geçimini sağladığı, davalının babasına ait evde eşi ve bir çocuğu ile birlikte oturduğu, Şirin kuruyemiş isimli işyeri olduğu, işyeri kirasının 1.200 TL olduğu, aylık gelirinin 1.000 TL olduğu anlaşılmaktadır.. gelen yazı cevabına göre, davacının üç ayda engelli yakını aylığı olarak 849,39 TL ayrıca engelli yardımı adı altında 769 TL evde bakım aylığı aldığı görülmüştür. Hal böyle olunca; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, çocuk için alınan aylık yardım maaşları, ekonomik göstergelerdeki değişim ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK.4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.2-Kabule göre; davanın iştirak nafakasının artırılmasına ilişkin olmasına rağmen, mahkemece, bu husus dikkate alınmadan, ilk kez nafakaya hükmediliyormuş gibi yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ise de, yukarıda açıklanan bozma nedeni dikkate alınarak bu yanlışlığa değenilmekle yetinilmiş, bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.SONUÇ;Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.