Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6618 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5826 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dilekçesi ile; müvekkillerinin muris...'ın mirasçısı olduklarını, kendileriyle birlikte dava dışı ...'ın da mirasçı olup, başkaca mirasçı bulunmadığını, murisin tüm mal varlığını 11. Noterliğinin 02.10.1998 tarih.... yevmiye numaralı vasiyetnamesi ile kendilerine vasiyet ettiğini, ancak; vasiyetçinin ölümünden sonra diğer mirasçı ... tarafından açılan dava sonucunda 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 09.02.2012 tarih 2009/2 E.-61 K. sayılı kararı ile yasadaki şekil şartlarına aykırılığı nedeniyle vasiyetnamenin iptal edildiğini, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek 29.11.2012 tarihinde kesinleştiğini, davalının vasiyetnameyi düzenleyen noter olup, iptal nedeniyle uğradıkları zarardan sorumlu olduğunu, vasiyetname davalı tarafından şekil şartlarına uygun şekilde düzenlenmiş olsaydı miras dışı bırakılan ...'ın miras payı da kendilerine ait olacağından ...'ın miras hissesine düşen bedelin davalı noterden tazmin edilerek hisseleri oranında kendilerine ödenmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ...'ın saklı payı üstünde kalan kısmının bedelinin tespit edilerek şimdilik 400.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, 28.10.2014 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah ederek taleplerini 495.400 TL'ye arttırmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesi ve aşamalardaki savunmalarında; davanın dayanağının haksız eylemden kaynaklı olup, TBK'nın 72.maddesi hükmüne göre zamanaşımına uğradığını, öte yandan davacıların vasiyetnamenin iptaline yönelik davada karar düzeltme yoluna gitmeyerek kararın kesinleşmesine sebebiyet verdiklerini, bu nedenle de meydana gelen zarara kendi kusurlarıyla sebep olduklarını, davacıların kusurları nedeniyle TBK 52 maddesi hükmü uyarınca tazminatın tamamen kaldırılmasını, bunun mümkün olmaması halinde hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, en aleyhe değerlendirmede dahi ancak ...'ın saklı payı düştükten sonra kalan tutarın talep edilebileceğini, ayrıca HMK 208/4 maddesi hükmüne göre iptali dava konusu edilen vasiyetname ile ilgili mutlak surette kendisinin de davada taraf olması gerektiğini, buna rağmen kendisi hakkında dava açılmaksızın karar verilip kesinleştirildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, bunun mümkün olmaması halinde tazminatın kendisinin mahfına sebep olacak derecede olması nedeniyle hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, 400.000 TL'nin 11.10.2013 tarihinden 95.400 TL'nin ise ıslah tarihi olan 28.10.2014 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, 247.700 TL'sinin davacı ...'a, 247.700 TL'sinin ise davacı ...'a verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;Dava; 1512 sayılı Noterlik Yasasının 162.maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.Davacıların murisinin düzenlediği vasiyetname; 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2009/2 Esas sayısı ile açılan vasiyetnamenin iptali davası sonucunda vasiyetnamenin tanıklar huzurunda vasiyetçiye okunmadığı, keza vasiyetçi huzurunda olmasa dahi tanıklara da okunmadığı, tanıklığın sırf Abdüsselam Seylan'ın bir vasiyetname düzenlemiş olduğu konusuna münhasır olduğu, ayrıca vasiyetnamede vasiyetçinin vasiyetnameyi kendisinin okuduğunun yazılı olduğu, oysa okur yazar olmayan vasiyetçiye MK'nın 482.madde gereği vasiyetnamenin okunması gerektiği, bütün bu nedenlerle vasiyetnamenin şekil şartlarından yoksun olduğu, usul ve yasaya uygun biçimde düzenlenmediği gerekçesi ile vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş ve hüküm Yargıtay Yüksek 3.Hukuk Dairesinin 09.10.2012 tarih 2012/14453 E.- 21068 K. sayılı ilamı ile onanarak 29.11.2012 tarihinde kesinleşmiştir.Somut olayda, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş mahkeme hükmü uyarınca; davalı noterin yaptığı hatalı işlem nedeniyle dava dışı mirasçının açtığı dava ile vasiyetname iptal edilmiş ve bu nedenle davacılar zarara uğramıştır. Uyuşmazlık, uğranılan zararın tespit edilmesi noktasında toplanmaktadır.Dava konusu edilen vasiyetnameye konu taşınmazların, vasiyetnamenin iptali davasının kesinleştiği tarih olan 29.11.2012 tarihi itibariyle değerleri bilirkişi raporu ile belirlenerek, bu değer üzerinden terekenin aktif ve pasifi tespit edildikten sonra tenkis hesabı yapılmış ve dava dışı mirasçının saklı payı belirlenerek davacıların alacakları tespit edilmiş ve bu rapor hükme esas alınmıştır.Vasiyet, genellikle ivazsız bir tasarruftur. Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın külli halefi olmayı, cüzi halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazaması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar.Davalı noterin yaptığı eksik işlem nedeniyle dava dışı diğer mirasçının açtığı dava ile vasiyetnamenin iptal edilmesi sonucu davacıların, kendilerine vasiyet edilen taşınmazların mülkiyetini kazanamadıklarından, murisin ölüm tarihi olan 10.04.2008 tarihinde zarara uğramış olduklarının kabulü gerekir. (Yargıtay Yüksek 4.Hukuk Dairesi 25.03.2009 gün ve 2009/3214 Esas-2019/4355 Karar.)O halde mahkemece; taşınmazların, murisin ölüm tarihi olan 10.04.2008 tarihindeki değeri belirlenip diğer mirasçının mahfuz hissesi ile tapu masrafı indirilmek suretiyle zarar kapsamının belirlenmesi ve buna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.