MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2014NUMARASI : 2013/176-2014/365Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dilekçesinde; İstanbul 4. Aile Mahkemesi'nin 2007/211 Esas ve 2008/206 Karar nolu dosyası ile davalıdan boşandığını, boşanma neticesinde eşine nafaka ödenmesine hükmedildiğini, yaptığı araştırmalar neticesinde eski eşinin sigortalı olarak çalışmaya başladığını tespit ettiğini ileri sürerek, halen ödemekte olduğu nafakanın iptal edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davacı tarafın iddiasının aksine nafaka alacaklısı müvekkilinin düzenli ve sürekli bir işi bulunmadığını, nafaka tutarının, müvekkilinin geçimine kesinlikle yetmediğini, davacının, davalı müvekkilinin sigortalı olarak çalışmasını gerekçe göstererek nafakanın kaldırılmasını talep ettiğni, nafaka alacaklısının asgari ücret karşılığında çalışıyor olmasının bile Yargıtay kararlarında nafakanın kaldırılması için yeterli görülmediğini, müvekkilinin geçimi için zorunlu giderlerini dahi karşılayamadığını ve aldığı ücretin asgari tutarda bile olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davalının çalıştığı işyerinden aldığı ücretlere ilişkin maaş bordrolarından 268-TL ile 904 TL arasında değişen ücretler aldığı, geçimini sağlayacak düzenli bir gelirinin bulunduğu, ayrıca ailesi ile birlikte yaşadığı, yoksulluk nafakasına ihtiyacının olmadığı gerekçesiyle, İstanbul 4.Aile Mahkemesinin 2007/211 Esas, 2008/206 Karar sayılı ilamı ile tayin olunan aylık 250,00-TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Somut olayda; taraflar Beyoğlu 2 Aile Mahkemesi'nin (İstanbul 4. Aile Mahkemesi) 05.05.2008 tarih ve 2007/211 Esas - 2008/206 Karar sayılı kararı ile boşandıkları, davalı lehine aylık 250 TL yoksulluk nafakasına ve nafakanın her yıl Ocak ayında TÜİK tarafından açıklanan TEFE oranında artırılmasına hükmedildiği görülmüştür. Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davacının üzerine kayıtlı bir evinin bulunduğu, 1.300 TL emekli maaşı aldığı, bekar olduğu, çocuğunun bulunmadığı, davalının ise, üzerine kayıtlı herhangi menkul veya gayrimenkülünün bulunmadığı, herhangi bir işte çalışmadığı, ailesi ile birlikte yaşadığı, çocuğunun bulunmadığının tespit edildiği görülmüştür.Davalının 26.06.2012 tarihinde çalışmaya başladığı işyerinden getirtilen ücret bordrolarından, davalının.. Yönetim Hizmetleri A.Ş. bünyesinde ''izin doldurucu'' olarak çalıştığı, mahkemenin kabulünde de olduğu gibi 2013 yılı Ocak ila Temmuz aylarında 268 TL ile 904 TL arasında değişen ücretler aldığı anlaşılmaktadır. Buna göre; nafaka alacaklısı kadının, davacıdan aldığı yoksulluk nafakası ile ''İZİN DOLDURUCU'' olarak çalıştığı ve kimi aylarda asgari ücret seviyesinde dahi olmayan geliri ile zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu, yoksulluktan kurtaracak mahiyette olmadığı gibi, davalı kadının çalıştığı işin sürekli olacağı da belli değildir.Hal böyle olunca; mahkemece, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, davacı ve davalının ekonomik ve sosyal durumunda da yoksulluk nafakasının kaldırılmasını haklı kılacak bir değişikliğin olmadığı göz önünde bulundurularak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.