Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6534 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10422 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların görücü usulü ile tanışarak nişanlandıklarını ve 03.08.2007 tarihinde de resmi nikah yaptıklarını, davacının nişan ve nikah esnasında evlilik olacağı düşüncesi ile davalıya 25 gr. 22 ayar 11 adet burma bilezik (20.900 TL), set takımı 22 ayar gerdanlık ve bileklik (4.000 TL), 5 adet yüzük (800 TL), 4 adet küpe (1.000 TL), işlenti bohçası (1.000 TL) olmak üzere toplam 27.700 TL değerinde altın ve eşyayı bağışladığını, nikah yapıldıktan sonra davalının tavır ve davranışlarının değiştiğini, altınlar için davacı ile nikah yaptığının anlaşıldığını, yine davacının nikah sonrasında davalıya 1.500 Euro para gönderdiğini, masraflar yaptığını, davalının ise...1.Aile Mahkemesi'nin 2009/33 Esaslı dosyası ile davacıya karşı boşanma davası açtığını, davacının ise bu boşanma davasında verdiği cevap dilekçesi ile bağıştan rücu ettiğini ifade ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yukarıda sayılan eşyaların davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ise bedelinin faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; resmi nikah sonrasında davacının davalıyı beraberinde yurt dışına götüreceğini, biraraya geldikten sonra ise düğün yapacağını söylediğini ve sonrasında da yurt dışına gittiğini, tarafların fiilen biraraya gelmediklerini, davacının davalıyı yurt dışına gittikten sonra arayıp sormadığını ve sonrasında da davalıya onu istemediğini ve evlenmeyeceklerini belirttiğini, davacının davalıya herhangi bir maddi katkısı olmadığını, davacının gönderdiği paralar ile bilezik alındığını, davaya konu olayda bağıştan rücunun şartlarının oluşmadığını, nitekim davacının kusurlu davranışları nedeniyle birlikteliğin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile; 25 gr.22 ayar 11 adet burma bilezik (20.900 TL), set takımı 22 ayar gerdanlık bileklik (4.000 TL), 5 adet yüzük (800 TL), 4 adet küpe (1.000 TL), işlenti bohçası, yatak masa ve kırlent örtüsü (300 TL) bedelleri belirtilen eşyaların aynen, olmadığı takdirde tüm eşyaların toplam değeri olan 27.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Somut olayda; tarafların 03.08.2007 tarihinde resmi nikah ile evlendikleri, ancak fiilen birarada yaşamadıkları, 2007 yılında yapılan resmi nikah sonrasında 2008 yılında düğün merasiminin yapılması konusunda taraflar ve aile büyüklerinin anlaştıkları, düğün sonrasında davalının da davacı ile yurt dışına gideceği ve orada yaşayacakları hususunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak sonrasında dosya kapsamında yer alan...1.Aile Mahkemesi'nin 2009/33 Esas 2012/130 Karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere tarafların fiilen biraraya gelmeden boşandıkları sabittir.Mahkemece her ne kadar boşanma davasında her iki tarafın da eşit kusurlu oldukları, taraflar arasında gerçek anlamda bir evliliğin olmadığı ve bu olayda da davalının kusurlu olduğu ve davacının bağıştan rücu etme hakkına sahip olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; taraflar arasında Türk Medeni Kanunu anlamında gerçekleşen ve sonrasında da boşanma ile sona eren geçerli bir evlenme akdinin mevcut olduğu kuşkusuzdur. Bu kapsamda ise, evlilik sırasında davalı kadına takılan ziynet eşyalarının kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılacağı ve davacı koca tarafından iadesinin istenemeyeceği hususunun mahkemece gözetilmemesi doğru görülmemiştir.Hal böyle olunca mahkemece; taraflar arasında Türk Medeni Kanunu anlamında geçerli bir evlilik akdinin kurulduğu ve sonrasında da boşanma ile sona erdiği, evlilik sırasında davalı kadına takılan ziynet eşyalarının kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılacağı ve davacı koca tarafından iadesinin istemeyeceği dikkate alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.