MAHKEMESİ : HANİ ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 14/07/2014NUMARASI : 2014/27-2014/83Taraflar arasındaki nafakanın kaldırılması- indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesinde; anlaşmalı boşanma ile davalı kadına ödemekte olduğu, aylık 500 TL yoksulluk nafakasının, davalının 1.500 TL maaşla işe girdiği, yoksulluk halinin ortadan kalktığı, davalının babasının ölümü ile davalıya 200 TL ölüm aylığı bağlandığı, velayeti kendisine bırakılan müşterek çocuğun her türlü yurt ve okul ihtiyacının kendisi tarafından karşılandığını belirterek nafakanın kaldırılmasını, aksi halde 100 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, yetki itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının 100 TL'ye indirilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 176/3.maddesinde; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı hükme bağlanmış; ancak, anılan maddede yoksulluğun hukuksal tanımı yapılmamıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi zorunlu ve gerekli harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir.Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek tespit edilir. Yoksulluk nafakası; ahlaki ve sosyal düşüncelere dayandığından, bilimsel öğretide evlilik birliği içinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı olduğu belirtilmektedir.Somut olayda; davalının sosyal ve ekonomik durum araştırma raporunda; almış olduğu nafaka ile geçimini sağladığı, kısa süreli ofis işlerinde çalıştığı, ancak işten ayrıldığı, mali ve sosyal durumunun iyi olmadığının tespit edildiği, davalı işvereni 03/06/2014 havale tarihli yazısıyla, davalının 1 ay süre ile eğitim amaçlı olarak çalıştığının bildirildiği, davalının sigorta hizmet kayıtlarının yılda 2 ila 5 ay arasında değişkenlik gösterdiği, prime esas son ücretinin 724 TL olup, sabit gelirinin olmadığı anlaşılmıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları daha detaylı araştırılarak, nafaka alacaklısı kadının düzenli gelir getiren bir işinin bulunmadığı ve nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.