Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6366 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20755 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : FETHİYE AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 14/08/2014NUMARASI : 2014/261-2014/591Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile 10 yıldır süren gayri resmi ilişkilerinin sona erdiğini, davalının başkasıyla birlikte yaşamaya başladığını, kendisi ile birlikte yaşayan müşterek çocuk ile kişisel ilişki kurma çabası bulunmadığı, müşterek çocuk için aylık 300TL nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen enflasyon oranında arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; davacının, tüm malvarlığını hırsızlayarak kendisini terk ettiğini, icra takibi nedeniyle 11.000TL taksitlendirilmiş borcu ile çevreye borçları bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 80.00TL iştirak nafakasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.1982 Anayasasının “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36.maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlığı adı altındaki 27.maddesinde ise; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.(2) Bu hak;a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,b) Açıklama ve ispat hakkını,c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. HMK’nun 27.maddesinde düzenlenen “Hukuki dinlenilme hakkı” iddia ve savunmada bulunma hakkından daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenlemedir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.'nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)HMK’nun 137.maddesinde; “(1) Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.(2) Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.” hükmü ile ön incelemenin kapsamı belirlenmiştir.HMK’nun 138- (1).maddesinde de, “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir.” hükmü ile dava şartları ve ilk itirazlar hakkında mahkemece verilecek karara ilişkin vurgulama yapılmıştır.Hakim, dilekçeler tamamlandıktan sonra, öncelikle dosyayı bu haliyle incelemeli ve mümkünse gerekli kararı vermelidir. Dosya üzerinden karar verilmesi mümkün olan ön inceleme işlemleri, dava şartları ve ilk itirazlardır. (HMK 138) Dava şartları ve ilk itirazlarda eksiklik yoksa diğer ön inceleme işlemleri için duruşma açılmalıdır.Somut olayda tarafların kolluk aracılığıyla ekonomik ve sosyal durum araştırmaları yapılmışsa da davalının aylık sabit gelirinin tespit edilmediği, üzerine kayıtlı taşınır, taşınmaz bilgileri sorgulanmadığı ve davalının ekonomik ve sosyal durumuna ilişkin başkaca araştırma yapılmadığı, duruşma açılmaksızın ön inceleme tutanağı ile iştirak nafakası miktarının belirlendiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, davalının, ekonomik ve sosyal durumu, duruşma açılarak ayrıntılı olarak araştırıldıktan sonra müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alınarak TMK. 4.maddesi gereğince nafakanın hakkaniyete uygun bir miktarda tesisi gerekir iken yazılı şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiş; bu husus, davacı yararına bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.