Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6364 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20928 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 6. TÜKETİCİ MAHKEMESİTARİHİ : 19/09/2013NUMARASI : 2012/2001-2013/2691 Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Ankara ili, SS .... Villalarındaki 316/1 numaralı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmazına su aboneliği yaptırmak için davalıya başvurduğunda davalının kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli adı altında müvekkilinden haksız yere para tahsil ettiğini belirterek; müvekkilinden tahsil edilen toplam 4.999,60 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Belediye Gelirleri Kanunu'nun 87 ve 88.maddeleri ile Aski Tarifeler Yönetmeliği’nin 39.maddesi gereğince kanal katılım payının ödenmesi gerektiğini savunarak; davanın reddinine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; 2.283,56 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; davacıdan tahsil edilen kanal katılım payı ve şebeke hissesi bedelinin davalıdan istirdatı istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının maliki bulunduğu bağımsız bölüme ilişkin ferdi su aboneliğinin tesisi için davalıya kanal katılım ve şebeke tesis bedeli ödemekle yükümlü olup olmadığı ve ödemekle yükümlü olduğunun kabulü halinde ise ne kadar ödemesi gerektiği hususunda toplanmaktadır. 01.07.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu'nun 87 ve 88.maddesiyle bu kanuna dayalı olarak çıkarılan Aski Tarifeler Yönetmeliği'nin 39.maddesi ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 30.maddesinin 3.fıkrası birlikte değerlendirildiğinde; davalı idarenin yasanın yürürlük tarihinden sonra yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapmış olması, mevcutlarını iyileştirmesi halinde, tesislerin hizmet edeceği saha dâhilinde bulunan gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talep etme hakkı bulunduğu açıktır. Davalı tarafça hizmet götürüldüğünün kanıtlanması halinde iskan öncesi ve sonrası ayrımı yapılmaksızın hizmetten yararlanan davacı kanal katılım bedelinden sorumlu olur.Katılım paylarının hesabına ilişkin ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39/2. maddesinde formül bulunmakta olup, bu formülde "T"olarak simgeleştirilen “gayrimenkulün yararlanacağı su ve kanal hattına metre/tül maliyetinin, yine aynı maddenin 5. fıkrasındaki uygulanacağı yılın ve Belediye Gelirleri Kanununun 89. madde/a-son cümlesindeki “Bayındırlık birim fiatlarını geçemez” ifadeleri birlikte değerlendirilerek abonelik başvurusunda bulunulan tarihteki Bayındırlık birim fiyatları üzerinden alınması ve hesabın ona göre yapılması gerekir. Hesaplanan miktarın abonelik başvurusunun yapıldığı tarihteki binanın emlak vergi beyanındaki değerinin %2'sini aşmamak kaydıyla hüküm altına alınması gerekir. Somut olayda davaya konu konuta ilk kez abone olunduğu, ilk kez abone olan kişiden kanal katılım ve şebeke hisse bedeli istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının davaya konu konutun bulunduğu bölgeye alt yapı hizmetlerini götürdüğü; bu nedenle davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olduğu, mahkemece de doğru olarak tespit edilmiştir. Ne var ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda; abonelik başvurusundan önceki yıllarda inşaat aşamasındaki dava dışı kişi tarafından avans olarak yapılan ödeme sırasındaki resmi veriler ve birim fiyatları esas alınmak suretiyle ( T -Metre Tül Maliyeti- 99,71 TL) hesaplama yapılmıştır. Oysa, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra inşaat tamamlanmış ve davacı bireysel abonelik başvurusunda bulunup 16.10.2012 tarihinde iş bu davayı açmıştır. Oysa, metre tül maliyetinin, abonelik başvuru tarihindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı birim değerleri esas alınmak suretiyle güncelleştirilerek saptanması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, uzman bilirkişiden yeniden rapor alınarak, abonelik başvurusunun yapıldığı tarihteki Bayındırlık birim fiyatları esas alınmak suretiyle yapılan hesaplama doğrultusunda belirlenen miktara göre karar verilmesi gerekirken, inşaat ruhsatı aşamasındaki birim fiyatları esas alınarak yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.