Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6355 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21426 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 16/09/2014NUMARASI : 2013/935-2014/612Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının, küçük H.. D..'nın babaannesi olduğunu, küçüğün babasının geçirmiş olduğu trafik kazasından yaklaşık 6 ay sonra beyin kanaması geçirerek, 12/07/2010 tarihinde vefat ettiğini; davacı ve küçük H.. F.., davalıya ait dairelerden birinde ikamet ederken, küçüğün babasının vefatından yaklaşık 5 ay sonra davalının daireyi vefat eden oğlunun borçlarını ödemek için satacağı gerekçesiyle, boşaltmasını istediğini; davacının kızı ile birlikte, kendi ailesinin yanına yerleşmek zorunda kaldığını; bundan sonra, davalının, ne davacıyı ne de torununu arayıp sormadığını; davalı adına kayıtlı 8 adet daire ve 2 adet dükkan olduğunu, davalının 5 adet daireden ve 2 dükkandan kira geliri elde ettiğini, ayrıca emekli aylığı aldığını, küçüğün tiroit hastası olduğundan kilo problemi olduğunu, bu sebeple spor salonuna yazıldığını, ancak spor salonu ücreti ödenmediğinden spor salonundan ayrılmak zorunda kaldığını, ayrıca tiroit hastalığı sebebi ile Osmangazi Tıp Fakültesinde tedavi gördüğünü belirterek; küçük H.. D.. lehine aylık 400,00 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; T.. D..'nın, davalının oğlu olup 12/07/2012 tarihinde vefat ettiğini; vefatından 6 ay önce trafik kazası geçirdiğini ve 6 ay kadar yatalak hasta yattığını, T.. D..'nın önceki evliliğinden olan İbrahim ve E.. D..'nın babalarının vefatı ve ortak hanede yaşayan davalının bakmaması ve kötü muamelesi sonucu babaları henüz vefat etmeden babaanne N.. D..'da kalmaya başladıklarını; babaları vefat edince de, Eskişehir 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/986 esas sayılı dosyası ile vasi tayin edildiğini, çocukların halen davalı N.. D.. ile birlikte yaşadıklarını; davalının, diğer oğlu Muzaffer'in de işten çıkarılınca üç çocuğu ile birlikte gelip annesinin evine sığındığını, oğlu Tansel'in yaşadığı dairenin Tansel'in vergi, banka ve SGK borçları için satılmış olup, parasının tamamının da bu borçlara yatırıldığını; davacının da kendi isteği ile ailesinin yanına gittiğini, sonra da sudan bir sebeple küstüğünü iletişimikestiğini; davalının, kirada olan 4 dairesi olduğunu, başka geliri olmadığını, dairelerin kira bedellerinin 400,00 TL olduğunu, davalının baktığı kişi sayısı nazara alınırsa fakirliğe düşecek hale geldiğini, davanın reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise makul bir nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davalıya ait birden fazla taşınmaz bulunduğu, bu taşınmazların bir kısmının davalı tarafça kiraya verildiği, davalının, 20/03/2014 tarihli gelir vergisi beyannamesine göre yıllık kira gelirinin 11.437,50 TL olduğu ve aylık 888,00 TL emekli maaşının olduğu; davalının gelirleri toplandığında ve bakmakla yükümlü olduğu diğer çocuklar da dikkate alındığında refah içerisinde bulunmadığı; davacının, çalışıp düzenli gelir elde etmesine rağmen, davacı tanıklarının davacının çalışmadığına ilişkin beyanda bulundukları; bu nedenle, davacının gelirini gizlemeye çalıştığı, ayrıca çocuğun zorunlu ihtiyacı olmamasına rağmen yıllık 800 TL bedel ile çocuğu dil kursuna gönderdiği, bu nedenle yardım edilmemesi durumunda yoksulluğa düştüğünün kabul edilemeyeceği; ayrıca, davacının davalı ile aile bağlarının kopmuş olduğu, çocuğu davalı olan babaanne ve kardeşleri ile görüştürmediği, taraflar arasında aile bağlarının kopması nedeniyle açılan davanın yardım almaktan ziyade davalıya zarar verme amacı taşıdığı; bu nedenle, açılan davanın, TMK 2. maddesi gereğince, dürüstlük kurallarına uygun olmadığı kanaatine varıldığından bahisle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.TMK.nun 364. maddesine göre, "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır." Somut olayda davacı tarafından, davalı babaanneden nafaka talep edilmektedir. Nafaka istenebilmesi için "refah içinde bulunma" şartı sadece kardeşler açısından geçerlidir.Davalı babaannenin de kabul ettiği üzere, 4 dairesi kiraya verilmiş durumdadır. Bu dairelerin her biri için 400'er TL kira alınmaktadır. Davalı tanığı Muzaffer ifadesinde; davalıya ait iki dükkanın olduğunu, bu dükkanların da kiraya verildiğini beyan etmiştir. Ayrıca, babaannenin 888,75 TL emekli maaşı vardır. Davacı tarafın ise, sadece 740,83 TL aylık geliri bulunmaktadır. Mahkemece; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek; küçük için uygun bir miktarda nafakaya hükmetmek gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.