MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 11.03.2011’de...isimli kişiden... plakalı aracı noter sözleşmesi ile aldığını, 14.03.2011’de gerçek sahibinin aracın teslimini talep ettiğini, gerçek sahibinin TC Kimlik Numarasının 4 rakamı ile; noterde satış yapan kişinin kimliğindeki TC kimlik numarasının 1 rakamı ile başladığını, ancak bunun fark edilmediğini; özen gösterilmediğini belirterek 23.000 TL maddi; 3.000 TL manevi tazminatın 11.03.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı noterin kusurunun bulunmadığını, 3.kişinin hukuka aykırı ve davacının kusurlu eylemi ile illiyet bağının iki kez kesildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; 11.500 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine; manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.Noterlik Yasasının 162.maddesi uyarınca, noterlerin zarardan sorumlu tutulabilmeleri için kusurlu olmalarının gerekmediği tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla, tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu üzere, zarar gören, davalının kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Kusursuz sorumluluğun, kusurlu sorumluluktan tek farkı bu noktada toplanmaktadır. Bu bağlamda, zarar gören kusurlu sorumlulukta olduğu üzere zararını, zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. Kusursuz sorumluluğun tüm hallerinde, uygun illiyet bağının zarar görenin veya 3.kişinin ağır kusuru ile beklenmeyen bir halin varlığı durumunda kesileceği, teoride ve yargısal kararlarda kabul edilmiş bulunmaktadır. Aksi halde risk veya şart nazariyesi öne çıkacak ve zararın varolduğu her halde, kusursuz sorumlu olanın sorumluluğu yoluna gidilecektir ki, böyle bir sonuç hukukumuzda kabul edilmemiştir. Somut olayda aracın sahibi Mustafa Ünal’ın aracını araç kiralama şirketine çalıştırılması için bıraktığı, daha sonra sahte belge ile satıldığını öğrendiği, davacı alıcı ...r’in 11.03.2011’de kendisini...olarak tanıtan kişiden... plakalı aracı davalı noterin düzenlediği araç satış sözleşmesi ile 23.950 TL’ye aldığı; araç satış sözleşmesinde satıcı ...’nın TC kimlik numarasının 4 ile başladığının yazılı olduğu, notere nüfus cüzdanını ibraz eden ve...olduğunu söyleyen kişinin sunduğu kimlikteki TC kimlik numarasının ise 1 ile başladığı, anlaşılmaktadır.Öncelikle araç satış sözleşmesinin dayanağını oluşturan belge ile sistemdeki bilgi arasında uzman bilirkişi tarafından teknik inceleme yapılmasını gerektirmeyecek; orta zekalı bir kişinin çıplak göz ile fark edebileceği kadar net fark bulunmaktadır; sistemde yeralan gerçek...’nın TC kimlik numarası 4 ile başlarken kendisini ... olarak tanıtan kişi TC kimlik numarası 1 ile başlayan kimliği ibraz etmiştir artık bu durumda belgede aldatma yeteneği bulunduğundan sözedilemez. Tacir olduğu ve yapacağı araç alış verişine yönelik bir araştırma yapmamış olduğu anlaşılan davacının az da olsa bölüşük kusurundan sözedilebilir ise de; resmi işlem yapma görevini üstlenmiş ve teknolojinin gelişmesi ile internette sorgulama, mernis sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olan davalının daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeni ile daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi bulunmaktadır. Ayrıca davacının kusurlu davranışı kamusal bir görev yapan davalı noterin sorumluluğunu yarıya indirecek ağırlıkta da değildir. Noterin kusuru bu denli ağır iken olay nedeni ile davacının oluşan zararının sadece yarısından sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır. Mahkemece doğan zararın, noterin ağır kusurunun ve davacının az da olsa bölüşük kusurunun dosyadaki tüm belgelerle birlikte yeniden değerlendirilerek; davalı noterin sorumlu olduğu zarar miktarının hakkaniyete uygun olarak yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.