Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6266 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20649 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : ANTALYA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 28/02/2013NUMARASI : 2012/47-2013/79Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 15.08.2006 tarihli düzenleme şeklinde kat karşılığı satış vaadi ve inşaat sözleşmesi ile dava dışı arsa sahiplerine ait ... Mahallesi 7198 ada 5 parsel nolu taşınmaz üzerine sözleşmede belirtilen nitelikte inşaat yapımını üstlendiğini, davalı yüklenici şirketin arsa sahipleri ile düzenledikleri sözleşme nedeniyle kendisine düşecek 8 nolu bağımsız bölümü 30.05.2007 tarihli sözleşme ile davacıya sattığını, taşınmazın 09.06.2009 tarihinde üçüncü kişiye satılıp devredildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazın rayiç değeri için 25.000,00.-TL ve sözleşmede belirtilen tarihte teslimin gerçekleşmemesi nedeniyle mahrum kalınan kira kaybı yönünden 1.000,00.-TL olmak üzere toplam 26.000,00.-TL'nin davalıdan ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmaz mülkiyetinin naklini içeren sözleşmelerin yasanın ön gördüğü şekil şartına uygun yapılmadığı sürece geçerli olmadığını, davacının geçersiz sözleşme nedeniyle taşınmazın mülkiyetinin devrini talep edemeyeceği gibi sözleşmenin imkansız hale gelmesi durumunda rayiç değerinin tazminini ve geç teslimden doğan tazminat talebinde de bulunamayacağını, davacının yalnız 4.900,00.-TL bedel talep edebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 15.300,00.-TL'nin dava tarihi olan 21.01.2010 tarihinde itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesiner karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un Amaç başlıklı 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde "Bu kanun, 1.maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanunun 3.maddesinde ise “Mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, Hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında mal sunan gerçek veya tüzel kişileri, Tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.Aynı kanunun 23. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, yasanın amacı içerisinde yukarıda da tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.Somut olay değerlendirildiğinde; davacı tüketici ile, davalı yüklenici şirket arasında 30.05.2007 tarihinde harici satış sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin konusunun daire (mesken) olduğu, bu itibarla taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, sözü edilen yasanın 23.maddesi gereğince davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.Mahkemece, yapılan bu saptamadan dolayı re'sen gözetilmesi gereken ve kamu düzenine ilişkin olan görev konusu dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, istemin esası incelenerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.