Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6248 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13351 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : KOCAELİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/04/2014NUMARASI : 2014/38-2014/268Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı idare ile, dava dışı banka arasında maaş ödemelerine ilişkin promasyon anlaşması yapıldığını, bu anlaşmanın 3 yıl için geçerli olduğunu, ancak hemşire olan davalının görev süresi bitmeden, başka bir kuruma tayin olarak gitiğini, promosyon ödemesini de peşin olarak aldığını beyan ederek, davalının peşin aldığı ve çalışmadığı süreye tekabül eden promosyon ödemesinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, zamanaşımı itirazında bulunmuştur.Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı davalıya yapılan promosyon ödemesinin iadesi talebine ilişkindir.Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan davalarda uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun 82.maddesi hükmünde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi, zarar görenin zararı ve zarar sorumlusunu öğrendiği günden itibaren başlar.Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre tüzel kişiler, özellikle kamu kurumları yönünden zamanaşımı süresinin işlemeye başlayabilmesi için, o tüzel kişi veya kurumun dava açma konusunda emir vermeye yetkili organları tarafından zararın ve zarar sorumlusunun öğrenilmesi zorunludur. Dava açma konusunda emir verme yetkisi bulunmayan daha alt birimlerin zararı ve zarar sorumlusunu öğrenmesi zamanaşımı süresinin başlayabilmesi için yeterli değildir.Somut olayda ise, mahkemece davacı idare adına dava açma konusunda emir vermeye yetkili organın kim olduğu, zararı ve zarar sorumlularını ne zaman öğrendiği tespit edilmediği, böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, mahkeme davacı adına dava açma konusunda emir ve talimat vermeye yetkili temsilci veya temsilcilerinin tespiti, bunların zararı veya zarar sorumlularını ne zaman öğrendikleri, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığı duraksamasız belirlenmeli, davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının belirlenmesi halinde davalı tarafın zamanaşımı def’inin reddine karar verilmeli, taraflarca gösterilen deliller toplanmalı, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek davanın esası yönünden bir karar verilmeli, aksi halde şimdiki gibi, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmelidir.Öyle ise mahkemece, bu ilkeler doğrultusunda, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesis doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.