Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6245 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20151 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/04/2014NUMARASI : 2012/1051-2014/221Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 14.04.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av. E.. H.. G.. geldi. Karşı taraftan davacı vekili Av. G.. D.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davaya konu aracın 50.000 km bakımını davalı şirketin Adana ilinde bulunan servisine yaptırdığını, akabinde Adana'dan görev yaptığı Muş iline döndüğünü, bir kaç gün sonra Muş'tan İstanbul'a giderken diğer araç sürücülerinin uyarısıyla aracı durdurduğunda, araçta hiçbir ikaz lambası yanmamasına, hararet göstergesi yükselmemesine rağmen aracın kaputundan dumanların yükseldiğini ve antifrizin boşaldığını gördüğünü, aracı çekici yardımıyla İstanbul'a götürdüğünü, mahkeme kanalıyla tespit yaptırdığını, tespit bilirkişilerinin hazırladığı raporda, aracın motor bloğunun çatladığı, bunun motor soğutma sıvısının donması sonucu meydana geldiği, arızanın davalının ayıplı hizmetinden kaynaklandığının tespit edildiğini, tespit raporuna göre davalı şirketin müvekkilinin uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 25.000,00TL artırarak 35.000,00 TL'ye yükseltmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin delil tespitine itiraz ettiğini, ortada kesinleşmiş bir delil tespiti olmadığını, aracın 50.000 km periyodik bakımı sırasında antifriz bone derecesinin kontrol edilip, normal değerde olduğu görülünce bu hususun faturaya yansıtılmadığını, davacının davaya konu aracı tamir ettirip, halen kullandığını, davanın haksız olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davalının bakım sırasında araca antifriz koymayarak zararın doğmasında %75 oranında kusurlu olduğu, Adana ilinde yapılan bakım sırasında, davacının aracı soğuk bölgede kullanacağını servistekilere söylemeyip, onları uyarmadığından %25 oranında kusurlu olduğu, davalının kusur oranına göre hasarın 21.558,70 TL'sinden davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 21.558,70 TL zarar bedelinin 10.000,00 TL'sinin 10.09.2012 tarihinden, 11.558,70 TL'sinin ıslah tarihi olan 13.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Dava; araç bakım hizmetinin ayıplı yapıldığı iddiasıyla açılmış maddi tazminat istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; davalı tarafın kendisine bırakılan aracın bakımını gereği gibi yapıp yapmadığı, aracın motor bloğunda meydana gelen çatlamayla davalı tarafın verdiği servis hizmeti arasında illiyet bağı bulunup, bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Bu bağlamda uyuşmazlığın çözümü için, davaya konu aracın motor bloğunun çatlamasına neyin neden olduğunun kesin şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.HMK'nın 266. (HUMK'nın m. 275) maddesi gereğince; mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiye gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir (HMK m.279/2). Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.Kural olarak bilirkişi raporu hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemez.Bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun delil tespiti sırasında alınan rapor ve yargılama sırasında alınan ilk raporlarla çeliştiği görülmektedir. Delil tespiti sırasında ikili bilirkişi heyetinden alınan raporda; aracın motor bloğunda oluşan çatlağın, motor soğutma sıvısının donması sonucu meydana geldiği, bunun imalat ve kullanım hatasından kaynaklanmadığı, arızanın davalı şirket servisi teknik elamanlarınca motor soğutma sıvısının üreticinin öngördüğü değerlerde olup olmadığının gerektiği gibi kontrol edilmemesinden kaynaklandığı bildirilmiştir. Mahkemece bilgisine başvurulan öğretim görevlisi tarafından hazırlanan 30.04.2013 tarihli raporda; dava konusu araçta keşif günü itibariyle soğutma suyu eksiltme probleminin devam ettiği, arızanın imalat ve kullanıcı hatasından kaynaklanmadığı, davalı tarafça yapılan bakım sırasında soğutma suyuna eklenmesi gereken antifrizin eklenmemesi ya da yeterli seviyede eklenmemesinden kaynaklandığı rapor edilmiş, arızanın 35.000,00 TL harcanmak suretiyle giderilebileceği bildirilmiştir. Davalı vekilinin rapora itirazı üzerine üçlü bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Hükme esas alınan 11.03.2014 üçlü heyet raporunda; motor blokunun donma sonucu çatladığı, çatlamanın soğutma suyunun donması sonucu meydana geldiği, bu olayda davalının %75 kusurlu olduğu, bakım işleminin davalının Adana ilinde bulunan servisinde yapıldığı, davacının aracın soğuk iklimin hakim olduğu Muş şehrine gideceğini davalıya bildirmesi gerektiği halde bunu bildirmeyerek, zararın meydana gelmesinde %25 oranında tali kusurlu olduğu, davacının zararının 28.744,94 TL olup, davalı tarafın bu tutarın %75'i olan 21.558,70 TL'sinden sorumlu olması gerektiği bildirilmiştir.Görüldüğü üzere, değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporunda ve eldeki davada alınan ilk raporda, aracın motor bloğunda meydana gelen çatlama ile ilgili olarak davacıya hiçbir kusur yüklenmemişken, hükme esas alınan raporda %25 kusur izafe edilmiş, hükme esas alınan raporda; zarar miktarı yönünden yapılan incelemede aracın hurda amortisman ve yenileme değeri esas alınmak suretiyle hesaplama yapılmışken önceki raporlarda bu yönde bir hesaplama yapılmamıştır. Bu bağlamda raporlar arasında çelişki bulunduğu açık olup, çelişkiler giderilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca mahkemece; davacının aracında meydana gelen arızanın sebebini duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklayan gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirerek hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; üniversitelerin Otomotiv Ana Bilim Dalından öğretim üyelerinden seçilecek ve önceki bilirkişilerden farklı üçlü bilirkişi heyetinden; mümkünse araç üzerinde, değilse evraklar üzerinde inceleme yaptırılıp, araçta meydana gelen arızanın, davalı tarafın ayıplı bakım hizmeti ifasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, zararın meydana gelmesinde araç maliki olan davacıya atfedilebilecek bir kusur bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı hususunda gerekçeli, denetime elverişli, önceki raporlar arasındaki çelişkileri de giderecek mahiyette rapor alıp, hasıl olacak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.Diğer taraftan, davacı taraf iş bu davayı açmadan önce delil tespiti yaptırmış ve dava dilekçesinde tespit masraflarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacının bu talebiyle ilgili olarak mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Oysa ki; 23.03.1976 gün ve 1/1 sayılı YİBK kararına göre; delil tespiti giderleri yargılama giderlerinden olup, tespit giderlerinin yargılama masraflarına dahil edilmesi gerekir. Mahkemece, tespit giderlerinin yargılama giderlerine dahil edilmemesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.