Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6228 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9872 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili, dava dilekçesinde; müvekkillerinin ...ilçesi ... köyü görgü mevkiinde kain 30/12/1949 Tarih ve 52 nolu tapunun maliki olduklarını, ...Çevre Koruma ...) tarafından kamulaştırmaya tabi tutulan 31 nolu parselin anılan tapu kaydı içinde kaldığını,... idaresinin 65.000 TL taşınmaz bedelini haricen .. ...e ödediğini, tapu kaydına göre taşınmazda davalıya ödenen bedelin 2/3 hissesinin 43.333 TL ettiğini, tapulu yerin taksiminin yapılmadığını, dolayısıyla... tarafından ödenen 2/3 hissenin müvekkillerine ait olduğunu ileri sürerek; müvekkillerinin hissesine tekabül eden 43.333 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında; davacılar tarafından ileri sürülen tapu kaydının başka bir yere ait olduğunu, dava konusu taşınmaz ile bir ilgisinin olmadığını, dava konusu taşınmazda davacıların bir haklarının bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkemece, dosya kapsamına göre; davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken konularla hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Kural olarak bilirkişi raporu hakimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe taktir eder. Hakim, raporu yeterli görmezse, gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Somut olaya gelince, mahkemece; bilirkişi incelemesi yaptırılmış, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, 52 nolu tapudaki sınırların dava konusu yerin kuzeyinde ve kuzeybatısında kaldığı açıklanmıştır. Mahalli bilirkişiler keşif mahallindeki beyanlarında ise; davacıların dayanağı olan 1949 tarih ve 52 sıra nolu tapu kaydının; dava konusu taşınmazı kapsamadığını, dava konusu yerin 25 yılı aşkın bir süredir davalı tarafından buğday, yulaf gibi ürünler ekilip biçilmek suretiyle kullanıldığını, davalıya da annesinden kaldığını, davacılar tarafından bu yerin hiç kullanılmadığını beyan etmişlerdir. Mahkemece; teknik bilirkişi raporunda varsayıma dayanılarak güney sınırının çizildiği, rapor ile mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının da örtüşmediği, mahalli bilirkişi beyanlarına itibar etmek gerektiği belirtilerek, ayrıca yeni bir teknik bilirkişi incelemesi de yaptırılmaksızın alınan rapora aykırı biçimde yazılı şekilde karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan hukuksal olgu dikkate alındığında, bilirkişi raporunu yetersiz bulan mahkeme hakiminin başka bir uzman bilirkişiden yeni bir rapor almaksızın tanık beyanlarını esas alarak teknik bilirkişi raporuna aykırı değerlendirme yaparak karar vermesi yasal olarak mümkün değildir. Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu yerin davanın dayanağı olan 1949 tarih ve 52 sıra nolu tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığının tespiti amacıyla başka bir uzman bilirkişi heyetinden rapor rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle teknik bilirkişi raporuna aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.