Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6127 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20947 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : MANİSA 1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 31/12/2012NUMARASI : 2012/87-2012/507Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin yüklenici şirket olan davalıdan adi yazılı satış sözleşmesi ile bir daire satın aldığını, satış bedeline mahsuben 94.000 TL ödeme yaptığını, buna rağmen davalının bahsi geçen taşınmazı dava dışı 3.bir kişiye sattığını iddia ederek, 94.000 TL'nin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı ile aralarındaki satış sözleşmesi gereği davacıdan 94.000 TL aldığını, fakat daha sonra davacının diğer edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeyi feshettiklerini, fesihden sonra daireyi başkasına sattığını, davacının kusuru nedeniyle sözleşme feshedildiğinden faiz talep edemeyeceklerini savunarak, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; Manisa 3.İcra Müdürlüğünün 2012/206 sayılı takip dosyasında davalı itirazlarının kısmen iptali ile, 94.000 TL asıl alacak 24.770,86 TL faiz olmak üzere toplam 118.770,86 TL yönünden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin kısımlar yönünden itirazın iptali taleplerinin reddine, itirazın iptal edilen kısım olan 118.770,86 TL nin % 40 oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;1-) Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan davalarda iade borcunun para ile ifa edileceği durumlarda faizin hangi tarihte işlemeye başlayacağı sorunu ile karşılaşılır.Zenginleşen ister iyiniyetli, ister kötüniyetli olsun, kendisinden iade talep edilmeden önce temerrüde düşmüş sayılması olanaklı değildir. Sebepsiz zenginleşmede gecikme faizi yürümesi için borçlunun yani haksız mal edinenin ya bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Diğer bir değişle; iade borcu para borcu şeklindeyse iade talebinde bulunulmasından itibaren temerrüt faizi işleyecektir. BK'nun 101.maddesi (TBK md.117) gereğince "muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur" denilmektedir.Somut olayda; davacı tarafından davalıdan ihtarname ile tebliğden itibaren 3 gün içerisinde iade talebinde bulunulmuş, davalı ise bu ihtarnameyi 23.12.2011 tarihinde tebliğ almıştır. O halde mahkemece; iade için davalıya verilen 3. günün sonunda temerrüde düştüğü kabul edilerek 27.12.2011 tarihinden itibaren faizin tahsiline karar verilmesi gerekirken ödeme tarihlerinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.Kabule göre de; sadece muayyen olan asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatının hesaplanması gerekirken muayyen olmayan ve bu nedenle davalının itirazında haklı bulunduğu işlemiş faiz üzerinden de icra inkar tazminatının hesaplanması doğru olmamıştır. (HGK 2003/15–404E. 2003/381K.)Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.