Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6038 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9125 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davaya konu taşınmazda davalıların hissedar olduklarını, davalılardan ..ın toplam 72/144 hissesi üzerinde davacı lehine intifa hakkı bulunduğunu, tarafların ortaklaşa malik oldukları bu taşınmazda 3 katta toplam 6 daire, girişte 1 dükkan ve en alt katta da 1 bodrum kat olmak üzere toplam 8 bağımsız bölümden oluşan bina bulunduğunu, başlangıçta davacı ve davalıların ortak hareket ederek binanın kaba inşaatını yaptıklarını, bundan sonra ise davalıların binanın diğer inşa işleri ile ilgilenmediklerini ve davacının kaba inşaat sonrasında yapılan tüm inşaat ve işçilik masraflarını tek başına karşıladığını, 6. ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/199 D.iş sayılı dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda kaba inşaat sonrasında yapılan masrafların 85.130,64 TL olarak belirlendiğini, usulden reddedilen 10.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/156 Esas sayılı dava dosyasında ve 7.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/301 Esas sayılı dava dosyalarında yapılan bilirkişi incelemeleri ile davalarının ispatlandığını, davalı ... tarafından 6.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2007/258 Esas sayılı dosyası ile açılan ortaklığın giderilmesi davasının da derdest olduğunu belirterek, ilgili taşınmaza kaba inşaat sonrası yapılan tüm ince işlerin davacı tarafından yapıldığından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 83.466,60 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazda ½ oranında hissedar olduğunu, yapılan ince işleri abisi olan davacı ile birlikte yaptıklarını, davacının kendisinden herhangi bir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı ... beyanında;davaya konu taşınmazın ince işlerinin babası olan davacı tarafından yaptırıldığını, bu nedenle açılan davayı kabul ettiğini belirtmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile;83.466,00 TL'nin davalılardan hisseleri oranında tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; davacı tarafından davaya konu taşınmazda yapıldığı iddia edilen masrafların bedelinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. HMK'nun 95. maddesinde; “Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hale getirme talebinde bulunabilir. Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hale getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hale getirme talebinde bulunulamaz” hükmü getirilmiştir. Somut olayda; mahkemece, 23.01.2014 tarihli duruşmanın duruşma tutanağında duruşma saatinin 10:50 olarak belirtildiği halde, duruşma listesinde duruşma saatinin 10:15 olarak belirtildiği ve dosyanın duruşmasının 10:19'da alındığı ve bu celsede de mahkemece davanın reddine karar verildiği, davacı vekilince 23.01.2014 tarihli dilekçe ile HMK'nun 95 vd. maddeleri uyarınca eski hale getirme isteminde bulunulduğu ve mahkemece de 24.01.2014 tarihli ara karar ile maddi hata sonucu duruşma listesinde duruşma saatinin 10:15 olarak belirtilmesi nedeniyle dosyanın duruşmasının 10:19'da yapıldığı,oysa ki duruşma tutanağında duruşma saatinin 10:50 olarak yazıldığı belirtilerek, tarafların mağduriyetine sebebiyet verilmemesi için HMK'nun 95 vd. maddeleri uyarınca davacının eski hale getirme talebinin kabulü ile mahkemece verilen 23.01.2014 tarihli davanın reddine dair kısa kararın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.Ne var ki; yukarıda ifade edilen HMK'nun 95. madde içeriği incelendiğinde de görüleceği üzere söz konusu somut olayın bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceği kuşkusuzdur. Nitekim, mahkemece 23.01.2014 tarihli celsede nihai karar verilmiş olmakla işten el çekildiği sabittir. Mahkemece nihai karara bağlanıp işten el çekilen dosyada tekrar HMK'nun 95. maddesi işletilerek karar verilebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, mahkemece 23.01.2014 tarihli nihai karar ile işten el çekilen dosyanın yeniden ele alınıp yargılamaya devam edilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.