Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5993 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4162 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalının evli olup, aralarındaki boşanma davasının derdest olduğunu, davacıya düğünde takılan takıların davalı tarafından bozdurularak kullanıldığını beyan ederek, altınların bedeli olan ....250 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı savunmasında, ziynet eşyalarını bozdurmadığını, davacının bu iddiasını ispat etmesi gerektiğini beyan etmiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun ....maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek ... içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise bir kısmının bozdurulduğunu geri kalan kısmın ise davacı tarafından giderken götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve iadesi gerekir.Yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıkları, davacının iddiasını destekler mahiyette, davalı kocanın altınları bozdurarak, doğalgaz borcunu ödemek ve araba almak için kullandığını ifade etmişlerdir. Ancak,bu tanıkların beyanları görgüye dayalı olmayıp, duyuma dayalıdır. Bu nedenle de, sırf duyuma dayalı tanık beyanlarına dayanarak hüküm kurulması doğru değildir. Öyle ise mahkemece, bu ilke ve esaslar gözetilerek davacının iddiasını ispat edemediği kabul edilip, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.