Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5885 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13142 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : MANAVGAT 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/04/2014NUMARASI : 2013/257-2014/131Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, adi yazılı şekilde akdedilen gayrimenkul satış sözleşmesiyle davalı Hüseyin'den taşınmaz satın aldığını, aynı gün Hüseyin'in babası Kazım'ın banka hesabına kapora olarak 110.000,00 TL gönderdiğini, binanın ruhsatı olmadığını öğrenince taşınmazı almaktan vazgeçtiğini, ödediği 110.000,00 TL'yi davalılardan geri istediğini, davalıların parayı iade etmemeleri nedeniyle eldeki davayı açtıklarını belirterek; 110.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının binanın ruhsatlı olmadığını satış sözleşmesini imzalarken bildiğini ancak cayma parasını geri alabilmek için gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, sözleşmede açıkca, alıcının taşınmazı almaktan vazgeçmesi halinde ödenen paranın satıcıda kalacağının kararlaştırıldığını, ödenen 110.000,00 TL'nin müvekkili Kazım'da kalması gerektiğini, davacının bu parayı geri istemesinin yasal dayanağı bulunmadığını savunarak; davalı Hüseyin yönünden husumetten, Kazım yönünden esastan davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmeye göre alınan paranın kaparo ve dönme cezası niteliğinde bulunduğu, sözleşmeden haksız olarak dönen tarafın bu parayı geri isteyemeyeceği, cezai şartın niteliği gereği indirilmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi gereğince ödenen kaporanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdatı istemine ilişkindir.Temyize konu uyuşmazlık; harici gayrimenkul sözleşmesi gereğince satıcıya ödenen kaporanın tapu devrinin gerçekleşmemesi halinde geri istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Kural olarak tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığı sürece geçersizdir. (TMK'nın 706, BK'nın 213, Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60.maddesi) Geçersiz olduğu için de taraflarına hak ve borç doğurmaz. Ancak taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Zira; haklı bir sebep olmaksızın başkası zararına mal edinen kimse onu iade ile yükümlüdür.Cezai şart; asıl borca ilişkin fer'i bir hak olup, geçersiz sözleşmelerde yer alan cezai şartlar da geçersizdir. Adi yazılı sözleşmelere dayanarak taraflar birbirlerinden cezai şart isteyemezler. Taşınmaz satışına ilişkin adi yazılı sözleşme gereğini yerine getirmek istemeyen taraf, diğer tarafa aldıklarını geri vermek ve diğer taraftan da verdiklerini geri alma hakkına haizdir. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacıyla, davalılardan Hüseyin arasında 20.12.2012 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi akdedildiği, davalı Hüseyin'in toplam 375.000,00 TL bedelle davacıya taşınmaz sattığı, davacının aynı gün sözleşmede kararlaştırılan kapora bedeline istinaden davalı Hüseyin'in babası davalı Kazım'ın hesabına 110.000,00 TL gönderdiği, davacının taşınmazı almaktan vazgeçtiği ve ödediği 110.000,00 TL kapora bedelinin iadesi için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davacı ile davalılardan Hüseyin arasında akdedilen 20.12.2012 tarihli sözleşme, taşınmaz satışına ilişkin olup, geçerlilik şartı olan resmi şekilde düzenlenmediği için geçersizdir. Sözleşme geçersiz olduğu için bu sözleşmede yer alan cezai şarta ilişkin hükümler de aynı şekilde geçersizdir. Davacının bu sözleşme gereğince davalılardan Kazım'ın hesabına 110.000,00 TL yatırdığı hususunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamakta olup, davalıların 110.000,00 TL'yi müştereken ve müteselsilen davacıya iade etmeleri gerekir. Hal böyle olunca mahkemece; davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.