Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5868 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2244 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali-tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde;ablası olan murisin 12.06.2006 tarihinde vefat ettiğini,murisin tek mirasçısının kendisi olduğunu,murisin 14.11.2000 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinin... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2006/771 Esaslı dosyasında açılıp okunduğunu,murisin ilgili vasiyetnamesi ile malvarlığının çoğunluğunu davalı vakfa bıraktığını,ancak bu vasiyetnamenin şekil şartlarını haiz olmadığını,nitekim vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılanların davalı vakfın çalışanları olduğunu,TMK ve Noterlik Kanunu uyarınca bu durumun vasiyetnameyi geçersiz kıldığını,yine murisin vasiyetnamenin yapıldığı tarih olan 14.11.2000 tarihinde hukuki işlem ehliyetine sahip olmadığını,yine davalı vakfın murisin bakım yükümlülüğünü de yerine getirmediğini,vasiyetnamenin bu haliyle gerekli şekil şartlarını taşımadığını,irade fesadı altında yapıldığını belirterek,vasiyetnamenin iptali olmaz ise davacıya ait mahfuz hisseyi aşan işlemin saklı paylar tutarında tenkise karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde;davaya konu edilen 14.11.2000 tarihli vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olarak yapıldığını,bakım yükümünün murisin kontrol edilmesi,ihtiyacı olup olmadığının sorulması şeklinde yerine getirildiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.Mahkemece;davanın kabulü ile...1.Noterliği'nin 14.11.2000 tarihli ve 29277 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetname başlıklı...a ait vasiyetnamenin şekil noksanlığı nedeniyle iptaline karar verilmiş,hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava;vasiyetnamenin iptali olmaz ise tenkis istemine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama sürecinde davacı tarafın ehliyetsizlik iddiasının değerlendirilmesine ilişkin olarak ,... Kurumu 4.İhtisas Dairesi'nden alınan 23.07.2008 tarihli raporda murisin vasiyetnamenin düzenlendiği 14.11.2000 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğu belirtilmiş;davacı vekilinin rapora itirazları nedeniyle dosya ... Genel Kurulu'na gönderilmiş ve bu kuruldan alınan 03.12.2009 tarihli raporda da murisin vasiyetnamenin düzenlendiği 14.11.2000 tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğu belirtilmiş olmakla ,davacı tarafın ehliyetsizlik iddiasının alınan söz konusu bu raporlar ile irdelenip açıklığa kavuşturulduğu anlaşılmaktadır.TMK'nun 536.maddesinde vasiyetnamenin düzenlenmesine katılma yasağına ilişkin düzenleme yer almaktadır.Madde metni incelendiğinde birinci fıkrada düzenleme yasağı kapsamında kimlerin yer aldıkları,ikinci fıkrasında ise düzenlemeye katılma yasağının ihlalinin müeyyidesinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Nitekim TMK.'nun 536.maddesinde; "Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar. Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz." ibaresi yer almaktadır.Noterlik Kanununun 76.maddesinde de; "Noter, tanık, tercüman ve bilirkişiler aşağıdaki hallerde noterlik işlemine katılamazlar" dendikten sonra 3.cü fıkrasında; "ilgililerden biri ile aralarında sıhri dahi olsa usul ve füru veya kan hısımlığında üçüncü, sıhri hısımlıkta ikinci derecede civar hısımlığı veyahut evlat edinme ilişkisi varsa" hükmüne amirdir.Ne var ki; Noterlik Kanunu, tüm işlemlerde uygulanmak üzere tanıklarla ilgili hükümler öngörmüştür. Oysa, TMK.'nun 536.maddesi, sadece vasiyetnamelerde tanık olacakları içeren şartları saymıştır. Maddede, vasiyetname düzenlenirken tanık olamayacaklar tahdidi olarak sayılmıştır. Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanunu genel nitelikte olmakla beraber, 536.maddesi, Noterlik Kanununa göre, "özel hüküm" niteliği taşır. Özel hükmün genel hükme üstün tutulacağı genel hukuk ilkesidir. Bu bakımdan, gerek resmi, gerek sözlü vasiyet tanıklarında TMK'nun 536.maddesinde sayılan nicelik ve niteliklerinin aranması yeterlidir.Somut olayda;mahkemece;davaya konu vasiyetnamede kayıtsız şartsız bir mal vasiyeti bulunmadığı,lehine vasiyet yapılan vakfın muris bakıma muhtaç olduğunda bakması konusunda anlaşmaya vardıklarının yazılı olduğu,bu haliyle ölünceye kadar bakım sözleşmesi niteliğinde iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu,bakım borçlusu olarak vakıf temsilcisinin de sözleşmeyi imzalaması gerektiği halde böyle bir imzanın bulunmadığı,bu haliyle sözleşme tarihinde yürürlükte olan BK'nun 511. maddesi ile daha sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 611/2 maddesindeki şekil şartının bulunmadığı,bu nedenle sözleşmenin geçerli olmadığı,şayet davaya konu belge vasiyetname olduğu kabul edilse dahi bu durumda da TMK'nun 536. maddesinde yer alan düzenlemeye katılma yasağına aykırı şekilde davalı vakfın çalışanlarının vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katıldıkları gerekçeleri ile davaya konu vasiyetnamenin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.Yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalara göre vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan tanıklar vasiyetçinin kardeşi veya eşi olmadığı gibi(TMK 536/1),davalı vakfın çalışanları olup TMK'nun 536/2. maddesindeki yasaklanan kişiler içerisinde yer almadıklarından mahkemece davalı vakıf çalışanlarının vasiyetnamenin düzenlenmesine katılmalarının iptal sebebi olarak görülmesi doğru görülmemiştir.Bundan ayrı olarak,TMK'nun 557.maddesinde ise vasiyetnamenin iptali sebepleri tahdidi olarak sayılmıştır.TMK'nun 557.maddesi;Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:1-Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,2-Tasarruf yanılma,aldatma,korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,3-Tasarrufun içeriği,bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise,4-Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa'' şeklinde düzenlenmiştir.Davaya konu edilen vasiyetnamede kayıtsız ve şartsız bir mal vasiyeti bulunmadığından lehine mal vasiyet edilen davalı vakfın üzerine düşen bakım görevini yerine getirmediğinden söz edilerek vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi doğru değildir.Kaldı ki,böyle bir durum söz konusu olsa dahi muris sağlığında yapmış olduğu vasiyetnameden her zaman dönebilme imkanına sahiptir.Böyle bir imkanı ise murisin sağlığında kullanmadığı ve yapmış olduğu vasiyetnameden dönmediği de kuşkusuz olmakla mahkemece '' bakım borçlusu olarak vakıf temsilcisinin de sözleşmeyi imzalaması gerektiği halde böyle bir imzanın bulunmadığına ilişkin'' hususun iptal sebebi olarak değerlendirilmesi de doğru görülmemiştir.Hal böyle olunca mahkemece;yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar nazara alınmak suretiyle,TMK'nun 557. maddesinde tahdidi olarak sayılan iptal sebepleri içerisinde yer almayan bir hususun iptal sebebi olarak kabul edilmesi ve davaya konu vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan davalı vakfın çalışanlarının da TMK'nun 536. maddesinde belirtilen katılma yasağına tabi kişilerden olmadıkları da gözetilmek suretiyle,ilgili vasiyetnameye ilişkin iptal koşullarının somut olayda mevcut olmadığı gözetilerek inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken ,eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.