MAHKEMESİ : ŞARKİKARAAĞAÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/04/2013NUMARASI : 2012/34-2013/109Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin tenfizi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili dava dilekçelerinde; davacılar ile davalının kardeş olduklarını, babaları N.. I..'a ait vasiyetname ile Ş.. İlçesi, Ç.. Kasabası hudutları dahilinde bulunan 1842, 2699, 16, 3888, 5109, 5928, 6840 ile 432 parsel sayılı taşınmazların eşit paylarla müvekkillerine vasiyet edildiğini, vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/216 E.-222 K.sayılı kararıyla açıldığını belirterek, vasiyetnamenin tenfizi suretiyle anılan taşınmazların tapusunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi sunmamış, ancak duruşmadaki beyanında vasiyetnamenin iptali ve tenkisi davası açtığını ve neticesinin beklenmesi gerektiğini belirtmiştirMahkemece; davanın kabulü ile vasiyetnamenin tenfizine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından tenkis davasının sonucunun beklenmesi gerektiğinden bahisle temyiz edilmiştir.Dava, MK.’nın 600. maddesi uyarınca vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyete konu taşınmazların davacılar adına hisse tescili talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; dava konusu 02/08/2001 tarihli resmi vasiyetname ile N.. I.. tarafından adına kayıtlı Ş.. ilçesi, Ç.. Kasabası hudutları dahilinde kain 1842 (payını), 2699, 16 (payını), 3888, 5928, 6840 ile 432 parsel sayılı taşınmazlar ile Ç.. , S.. Mevkiinde kayıtlı tamamı.. m² miktarındaki tarla vasfındaki gayrimenkulünün tamamını, mirasçılarından F.. K.., Ö.. M.., H.. A.., A.. M.. ve M.. I..'a vasiyet ettiği; vasiyetnamenin murisin vefatına müteakip yetkili ve görevli Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 26/06/2009 tarih ve 2009/216 E.-222 K. sayılı kararı ile açılıp okunduğu; davalı tarafından, Mahkeme'nin 2009/161 E.sayılı dosyasında davacılar aleyhine vasiyetnamenin iptali veya tenkisi talebiyle dava açıldığı, ancak yargılama sırasında mahkemenin 12.01.2012 tarihli celsesinde vasiyetnamenin iptali talebinden vazgeçerek, davanın tenkis davası olarak devamını talep ettiği anlaşılmaktadır. Vasiyetnamenin tenkisi yönünden dava donusu tetkik edilecek olursa; TMK.nun 506/1.maddesi gereğince, davalının yasal miras payının yarısı oranında, saklı payı bulunduğundan TMK.nun 560. maddesine göre saklı pay sahibi mirasçının (davalının) saklı payını ihlal eden tasarrufların tenkisini talep etme hakkı bulunmaktadır.Tasarruf edilebilir kısmın hesabı TMK.nun 507.maddesinde açıklanan yöntemle hesaplanan parasal miktarda saklı pay sahibi mirasçıların saklı paylarına düşen miktar belirlendikten sonra sabit tenkis oranı bulunup, tenkise konu olan mala sabit tenkis oranı uygulanmalıdır. TMK.nun 600/1.maddesinde ise; “Vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılarına karşı kişisel bir istem hakkına sahip olur”, hükmü 3.fıkrasında ise, “vasiyet alacaklısı, yükümlülüğü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı, vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini, vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine getirilmesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilir.” hükmünü içermektedir.Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davasının görülebilmesi için, vasiyetnamenin açılıp okunup kesinleşmesinden sonra itiraza uğramaması veya itiraz edilmiş ise buna ilişkin vasiyetnamenin iptali veya tenkisine yönelik davaların kesinleşmesi gerekmektedir.Bu nedenle somut olayda; her ne kadar mahkemece, tenkis davasının vasiyetnamenin tenfizine ilişkin dava yönünden engel bir hali bulunmadığından tenkis davasının sonucunun beklenilmesine gerek olmadığı kanaatine varılarak, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; iptal veya tenkis davasının yargılaması sonucunda verilecek karar iş bu davada vasiyet alacaklılarının paylarını etkileyeceğinden, bu davanın sonucunun beklenmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.