MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/06/2013NUMARASI : 2012/552-2013/700Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalı aleyhine kaçak elektrik kullanım borcundan dolayı icra takibi başlatıldığını, mevzuata aykırı ya da kuruma kaydı bulunmayan sayaçtan elektrik kullanmanın suç olduğunu, kaçak kullanıma ilişkin bedel ile kaçak kullanım cezasının kullanıcı tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, davalının icra takibine yönelik haksız itirazının iptaline, ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; müvekkilinin kaçak kullanımının bulunmadığını belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine icra tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun 35.115,27 TL asıl alacak ve 4.620,59 TL işlemiş faiz alacağına (gecikme cezasına) yönelik itirazının iptaline, toplam 39.735,86 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK.'nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.Hükme esas alınan bilirkişi raporuna bakıldığında; dava konusu bedellerin hangi usullere göre hesaplandığı ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi, bilirkişi tarafından da açıklayıcı ve ayrıntılı bir hesaplama yapılmamıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporu, içeriğinin ayrıntılı ve açıklayıcı olmaması nedeniyle hüküm kurmaya yeterli ve Yargıtay denetimine elverişli görülmemiştir.Buna göre; mahkemece, öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek, davalı eyleminin kaçak elektrik kullanımı olup olmadığı ilgili yönetmelik hükümlerine göre belirlenmeli ve dava konusu bedellerin nasıl belirlendiğine dair tüm bilgi ve belgelerin dosyaya sunulması sağlanarak, bilirkişi heyetinden davacı kurumun davalıdan isteyebileceği bedeller hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, davalı itirazlarını da karşılayacak şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarı belirlenmeli ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır.Bundan ayrı; mahkemece itibar edilen bilikişi raporunda; hesap edilen bedele iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin ilave edildiği görülmektedir. Ayrıca, bilirkişi raporunda, hesap edilen kaçak enerji bedeline, ne kadar kayıp-kaçak bedeli ilave edildiği hususunda da bir açıklık yoktur.Kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflığın; hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılmasının hukuka uygun olmadığına karar verilmiştir.Dairemiz tarafından kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen HGK'nun 21/05/2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararındaki ilkeler benimsenerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar verilmiştir.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 21/03/2003 tarih 122 sayılı ve 29/12/2005 tarih 622 kurul kararlarına göre; kaçak elektrik enerjisi kullananlara, (kaçak bedeli tahakkukunun) dahil olduğu abone grubu üzerinden aktif enerji bedelinin (1,5) katı olarak, tekerrürü hâlinde ise (2) katı gözönüne alınarak hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır. EPDK'nun bu kararından da anlaşıldığı üzere kaçak kullanımlarda kaçak tahakkuku normal kullanım bedelinin (1,5) katı, kaçak kullanımın tekrarı hâlinde ise (2) katı olarak hesaplanmaktadır. Elektriği kaçak kullananlar kurul kararı gereğince, kaçak bedelini cezalı bedel üzerinden ödemektedirler. Bu durumda; elektriği kaçak olarak kullanmayan abonelerin ödemediği bedelleri, daha yüksek (cezalı) tarife üzerinden ödeyen kaçak kullanıcılardan tahsil etmek; hak ve nesafet, eşitlik ve genel hukuk ilkeleri ile bağdaşmaz. Söz konusu bedellerin, elektriği kaçak kullananlardan alınmaması, kaçak kullanımı teşvik veya kaçak elektrik kullananları koruma gibi de algılanamaz. Zira, kaçak kullananlar, zaten, daha yüksek tarife üzerinden elektrik tüketim bedeli ödemektedirler.Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, kaçak elektrik kullanan tüketiciden de, kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedellerinin tahsil edilemeyeceği kabul edilip; bilirkişi heyetinden, açıklanan husus gözetilerek, rapor düzenlemesinin sağlanması ve oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.