. Taraflar arasındaki yoksulluk - iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı, davalı ile 2014 yılında boşandıklarını,müşterek çocuk olan 2008 doğumlu . velayetinin tarafına verildiğini ve boşanma neticesinde kendisi lehine aylık 100,00 TL yoksulluk,müşterek çocuk için ise aylık 150,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini,aradan geçen sürede müşterek çocuk ve kendisinin ihtiyaçlarının arttığını,hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını ileri sürerek,aylık 100,00 TL’lik yoksulluk nafakasının 200,00 TL’ye;aylık 150,00 TL’lik iştirak nafakasının ise 300,00 TL’ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı,nafakaların yeterli olduğunu,kendisinin düzenli bir işi ve geliri olmadığını,aylık 183,28 TL’lik kredi borcu bulunduğunu savunarak,davanın reddini istemiştir.Mahkemece;davanın kabulü ile,davacı için hükmedilen yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL’ye;müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-İştirak nafakası artırım talebine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Dosyadaki yazılara,kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile iştirak nafakasına yönelik olan hükmün ONANMASINA,2-Yoksulluk nafakasının artırılmasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Kural olarak tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. (TMK m.176/4) Bu yasal düzenlemeye göre iradın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. ./.. -2-Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı gözönünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır.Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde;artırımı talep edilen yoksulluk nafakasının 31.10.2014 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla belirlendiği, eldeki artırım davasının ise 30.11.2015 tarihinde açıldığı,tarafların sosyal ve ekonomik durumunda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olduğuna dair bir iddianın ileri sürülmediği görülmüştür.Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinde ise; davacının ev hanımı olup geliri bulunmadığı, babasına ait evde ikamet ettiği,8 yaşında bir kızı bulunduğu; davalının ise çalışmadığı, aile yardımı ile geçimini sağladığı anlaşılmaktadır.3-Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile .’in yayımladığı .artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yoksulluk nafakasında yüksek oranda artışına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.