MAHKEMESİ : HAVZA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/01/2014NUMARASI : 2010/224-2014/34Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dileçesinde, davacıların 1990 yılında davalı belediyeden encümen kararı ile iki kasap dükkanı satın aldıklarını, dükkanlar için ayrı ayrı 70.000.000'er TL satım bedeli ve ayrıca 3.000.000 TL imalat bedeli ödediklerini, dükkanların bulunduğu arazinin hazineye ait olduğunu öğrendiklerini, hazine tarafından ecrimisil talep edildiğini belirterek ödenen bedelin günümüz koşullarına uyarlanarak şimdilik 17.000 TL'nin tahsilini talep etmiştir.Davalı Belediye vekili cevabında, dava konusu dere üstü olan taşınmaza Belediyenin dükkan yaptığını, Hazine'nin itiraz etmediğini, davacılara tapu verilmesi yönünde taahütlerinin bulunmadığını, davacıların 20 yıldır bu dükkanları kullandıklarını belirterek 48.000 TL kira bedelinin takas ve mahsubunu talep etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 97.083 TL güncellenmiş bedelden, davalı Belediyenin kira bedeli talebi mahsup edilmek koşuluyla bakiye 50.567.58 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dosya kapsamından, davalı Havza Belediye'sinin Encümen kararı ile 03.01.1991 tarihinde ve 02.08.1990 tarihinde iki adet dükkanın haricen satıldığı, dükkanın bulunduğu dere üstü taşınmazın mülkiyetinin dava dışı Hazine'ye ait olduğu ve Hazine'nin davacılardan 01.01.2003 tarihinden itibaren ecrimisil talep ettiği ve ecrimisil ihbarnamesinin davacılara 20.10.2004 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Davada, geçersiz sözleşme ile ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değerin tahsili talep edilmektedir.TBK'nun 77-82-(BK'nun 61-66.) maddeleri geregince sebepsiz zenginleşme, haklı bir sebep olmaksızın başkasının emeğinden ve mal varlığından yararlanma olarak açıklanmıştır. Sebepsiz zenginleşme kurumunun en önemli özeliği haksız değer kaymalarının önlenmesidir. Bu ise denleştirici adalet ilkesi gereğince ödenen bedelin iadesi ile olur. Denkleştirici adalet ilkesi, ödenen bedelin ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılmasıdır.Bu haliyle tam bir eski hale getirme işlevi yerine getirilmiş olmaktadır.Davacıların, davalı belediyeden encümen kararı ile (harici sözleşme ile) dükkan satın aldığı, taşınmazın dava dışı Hazine'ye ait olduğunu ecrimisil ihbarnamesi ile öğrendikleri ve bu tarih itibariyle davacıların satın aldığı dükkanların tapusunun devrini davalı belediyeden talep etme imkanı olmadığını öğrendikleri konusunda ihtilaf bulunmamaktadır.Uyuşmazlık, denkleştirici adalet ilkesi geregince davacılar tarafından davalıya ödenen bedelin güncelenmesi için ifanın imkansız hale geldiği tarihin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Dava dışı Hazine'nin taşınmazın maliki olması sıfatıyla davacılara işgalci olmaları nedeniyle gönderdiği 23.09.2004 tarihli ecrimisil ihbarnamesinin davacılara ulaştığı 20.10.2004 tarihi itibariyle, davacıların, dava konusu dükkanların bulunduğu taşınmazın davalı belediye'ye ait olmadığını, dava dışı Hazine'ye ait olduğunu öğrenmeleri ile davalı belediyeden tapu devrini isteme hakkının olmadığını, başka bir deyişle ifanın imkansız hale geldiğini öğrendiği tarih olarak kabul edilmelidir.Bu durumda, mahkemece; ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncellenerek ulaştığı değerin belirlenmesi için bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ayrıca, ödenen satış bedelinin davalı tarafından davacıya iade edilmediği sürece davalı belediyenin dükkanların kirasını isteme hakkı olmadığı düşünülmeden kira bedelinin mahsup edilmesi de doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup tarafların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.