MAHKEMESİ : ÇERMİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2011/153-2013/135Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkilleri H. ve S..' ın çocuğu, diğer davacı Sedat'ın kardeşi olan 1993 doğumlu R. Y..'ın 4 Ekim 2009 tarihinde, Çermik İlçesi ... Beldesi kırsalında hayvan otlatırken, yanmış elektrik direğinden yere sarkan enerji nakil hattına kapılması nedeniyle vefat ettiğini, ölen çocuğun köyde ücret karşılığı çobanlık yaptığını, aylık 1.800,00 TL kazandığını, Dedaşın olay nedeniyle kusurlu olduğunu, davacıların gelecekteki desteklerini yitirdiklerinden maddi ve ölümden duyulan derin acı nedeni ile manevi zarara uğradığını ileri sürerek, anne Hasibe ve baba Sıddık' ın her biri için 40.000,00 TL, kardeş Sedat için 15.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 95.000,00 TL manevi tazminat ile anne Hasibe, baba Sıddık ve kardeş Sedat için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 24.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.. Davalı vekili, müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile, maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebin reddi ile, 17/01/2013 havale tarihli hesap bilirkişisi Av. A. Ö..'ın sunduğu rapora ve kısmi ıslah dilekçesindeki talep gibi 27.300,00 TL 'nin kaza tarihi olan 04/10/2009 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı Dedaş'tan alınarak davacılara verilmesine, manevi tazminat yönünden, fazlaya ilişkin talebin reddi ile talebin kısmen kabulüne, 3.000,00 TL'nin kaza tarihi olan 04/10/2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Dedaş' tan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, elektrik çarpması sonucu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda, davacılar Hasibe ve Sıddık' ın çocuğu, diğer davacı Sedat'ın kardeşi olan 1993 doğumlu R.. Y..'ın 4 Ekim 2009 tarihinde, Çermik İlçesi ... Beldesi kırsalında hayvan otlatırken, yanmış elektrik direğinden yere sarkan enerji nakil hattına kapılması nedeniyle öldüğü anlaşılmıştır..Olay nedeniyle Çermik Asliye Ceza Mahkemesinde Dedaş yetkilisi B. D..'ın yargılandığı, 09/06/2011 tarih, 2010/20 esas 2011/78 karar sayılı dosyada, Dedaş' ın tam kusurlu olarak hizmet kusuru işlediği ancak oluşan hata ve bunun sonucunda meydana gelen kusurun, kurumun çeşitli kademelerinde yapılan hatalar sonucu meydana geldiği ve kusuru şahıslandırmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle, yargılanan Dedaş görevlisi hakkında beraat kararı verilmiştir.Çermik Asliye Ceza yargılaması sırasında, kusur durumunun tespiti amacıyla bilirkişi raporları alındığı, 08.06.2010 tarihli raporda, sanık Bekir Dalkılıç'ın tali derecede kusurlu, Dedaş kurumunun ise asli derece kusurlu olduğunun belirtildiği, 19.04.2011 tarihli bilirkişi raporunda, R.Y..ın köy hayatı yaşadığını, görevi olan hayvan otlatmaya gittiğini, yaşı itibariyle elektrik enerjisinin verebileceği kötü etkileri bilebileceği ancak olaya sebebiyet veren OG hattı olup OG iletkenlerinin özelliklerini bilmesinin mümkün olmadığını, birden çok hayvanı bir arada tutması gerektiğinden önünde duran iletkenleri anlık olarak farketmemiş olabileceğini, R. Y..' ın yaptığı yanlış bir eylemi tespit etmek mümkün olmadığından, R. Y..' a atfı mümkün kusur verilemeyeceği belirtilmiştir.Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda;Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi ölenin ailesine dahil kişilerin manevi tazminat isteyebileceğini kabul etmiştir. Ölenin ailesinden maksat, davacılar ile ölen arasında eylemli, gerçek bir bağlılık ve ilişki bulunan kişilerdir. Borçlar Kanununun 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Olayda ölen 1993 doğumlu R. Y..'ın anne-babası ve kardeşi olan davacılar lehine mahkemece toplam 3.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiştir. Şu durumda yukarıdaki ilkeler, davacıların ölenin anne-babası ve kardeşi olması dikkate alındığında hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı gözetilerek daha yüksek miktarda ve her bir davacı için miktarı belirtilerek manevi tazminata karar verilmesi gerekir. Yerel mahkemece, açıklanan yön üzerinde durulmadan düşük miktarda manevi tazminata karar verilmiş olması hatalıdır.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Yargılama sırasında düzenlenen 29.03.2012 tarihli Bilirkişi Raporunda, olayın gerçekleştiği tarih itibariyle davacıların destekten yoksun kalma tazminatları hesaplanırken, hesaplamada destek oranının % 2,50 olarak kabul edildiği, mahkemece hükme esas alınan 09.01.2013 tarihli Bilirkişi Raporunda ise, destek oranın % 25 olarak kabul edildiği ve bu oran üzerinden hesaplama yapıldığı, mahkemece iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Davalılar vekili tarafından raporlar arasında çelişki olması ve hatalı hesaplama yapıldığı gerekçesiyle rapora itiraz edilmiştir. Bu durumda, hükme esas alınan bilirkişi raporuna gerekçeleri de gözetilmek suretiyle itiraz olunduğundan HUMK.nun 283.md. (6100 sayılı HMK.nun 281.md.) itirazların mutlaka karşılanması gerektiği gözetilerek mahkemece, itirazları da değerlendirecek şekilde ayrıntılı, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli, konusunda uzman üçlü Aktüerya Hesabı Bilirkişi Kurulundan davacıların destekten yoksun kalma tazminatlarının belirlenmesi için rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yetersiz ve çelişkili raporlar doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının manevi tazminat açısından, davalı vekilinin temyiz itirazlarının destekten yoksun kalma tazminatı açısından kabulü ile, mahkemece yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalı bulunmuş olup, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.