Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5621 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8688 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 2012 yılında boşandıklarını, evlendiklerinde davacıya 10 adet 27 gr.'lik 22 ayar altın bilezik ile 50 gr.'lik mega bilezik olarak tabir edilen bileziklerin hediye olarak takıldığını, bu ziynet eşyalarının evlilik içerisinde davalı tarafından peyderpey bozdurulup harcandığını belirterek, bu ziynet eşyalarının davacıya aynen iadesine, mümkün olmaması halinde ise değeri olan 28.000 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıya iddia ettiği kadar ziynet takılmadığını, sadece davalının ailesi tarafından 4 adet bilezik takıldığını, bu bilezikler ile davalı tarafça evlilik sürecinde yatırım amaçlı alınan bileziklerin davalı müşterek haneden ayrıldığında davacıda kaldığını, nitekim davalının 2007 yılında hiçbir eşya almadan müşterek haneden ayrıldığını, davacının halen bu bilezikleri kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacının ziynet eşyası talebinin kabulüne,10 adet 22 ayar 27 gr.'lık (21.060,00 TL) bilezik ile 1 adet 22 ayar 50 gr.'lik (3.900,00 TL) bilezik olarak tespit edilen ziynet eşyalarının 21.11.2014 tarihli bilirkişi raporu uyarınca davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedeli olan toplam 24.960,00 TL'nin hükmün kesinleşmesinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi; bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden tahsili istemine ilişkindir.Kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Türk Medeni Kanunu'nun 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.Somut olayda; mahkemece tanık beyanları esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği belirtilmiş ise de; davacı tanığı olan davacının annesi ...'ün beyanında ''düğünden sonra araç alımı için kızına takılan tüm altınların bozdurulduğunu' 'beyan ettiği, ancak taraflarla akrabalık ilişkisi olmayan davalı tanıkları ... ile ...'ın ise beyanlarında ''davacıyı çalıştığı işyerinde 2,5-3 yıl önce gördüklerinde iki kolunda da bilezikleri olduğunu ve o tarih itibariyle tarafların ayrı yaşadıklarını'' beyan ettikleri, yine davalı tanıklarından ...'nin de beyanında ''tarafları barıştırmak için davacının ikamet ettiği eve davalıyı da alarak gittiklerinde davacının kolunda en az 7-8 adet bilezik olduğunu'' beyan ettiği de nazara alındığında davacı tanığının beyanının aksine, davalı tanıklarının taraflar ayrıldıktan sonra da davacı üzerinde davaya konu edilen ziynetleri gördüklerini beyan ettikleri anlaşılmaktadır. Mahkemece tanık beyanları arasındaki bu çelişki giderilmeden ve davacının annesi olan ...'ün beyanına itibar edilme gerekçeleri açıklanmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle davacı ve davalı tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmek ve hangi tanık beyanlarına üstünlük tanındığı gerekçeleri ile de ortaya konulmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.